Hey YÖK! Uyuma!
R. T. Erdoğan, "Türkiye, terör örgütü bin defa daha başkaldırsa, bin defa o başı ezmeye muktedir bir devlettir." diyor.
"Fiilî Başkan", önceki gün söylüyor bu sözleri. Bir şey daha söylüyor: "Bu vatan topraklarının üzerinde kimse operasyona yönelmesin. O operasyona yeltenenler bedelini ödüyor mu, ödüyor."
Teröre kapılar bile bile sonuna kadar aralandı, şimdi kapatılmaya çalışılıyor ama hendekler derin, siperler muhkem; kapatılamıyor!
Boğaziçi Üniversitesi'nin eski hocası Prof. Dr. Tansu Çiller, yine başbakan olsaydı "Ya kapatılacak ya kapatılacak!" derdi. Hakikaten onun döneminde mesafe alınmıştı ve kapı kapatılmak üzeriydi.
Sadece fizikî hendeklerden, fizikî siperlerden bahsetmiyorum. Ülkenin kaç üniversitesinde, kaç basın yayın organında ne kadar derin, ne kadar muhkem siperler var, biliyor musunuz?!
Müşahhas örnek: Boğaziçi Üniversitesi. Bölücü, yıkıcı unsurlar bu üniversitede alabildiğine at koşturuyorlar.
Üç gündür yazıyorum. Yazılarım yöneticilerin önünde. Sıkıştıklarını hissediyorlar. Türk'e, ülkemize kastı olan bölücülere, yıkıcılara verdikleri tavizin yanlarına kâr kalmayacağının farkındalar. Telaşla, danışabilecekleri kişileri makama çağırıp fikir yürütmüşler.
R. T. Erdoğan, "Bu vatan topraklarının üzerinde operasyona yeltenenler bedelini ödüyor." diyor ama, mücadele stratejisi sadece cephedeki savaşa göre belirlenemez; cephe gerisinde, bölücülerin, yıkıcıların destekçileri var mı? Arkadan vurulur muyuz? diye de hesap edilmelidir.
Fikir hürriyetini bölücülük, Türk düşmanlığı diye anlayanlara fırsat tanırsanız, çok geçmeden onlar tam teçhizatlı karşınıza dikilirler. Şimdi karşılaştığımız durum budur.
Cephede mücadele edenlerin moralini bozacak, onları umutsuzluğa sevk edecek davranışlar, başta üniversitelerimizde, bazı basın yayın organlarında sergileniyor. Bir parti terör örgütüyle iç içeyken, Yargıtay Başsavcılığı uykuda... Hiçbir hareketi görülmüyor; kanun maddelerinin üzerine kalın bir şal atmışlar.
Cephe gerisinde fidelikleri kurutulmalıdır. Baş fidelik Boğaziçi Üniversitesi'dir.
Üniversitenin tamamı elbette PKK'nın kontrolünde değil. Sağduyulu, PKK karşısında rektörlük katı gibi sinmeyen, işbirliğine gitmeyen bir kesim de var ve pısmıyor, susmuyor, sesini yükseltiyor.
Sağduyulu, ülke birliğini isteyen cesur öğrenciler bir bildiri kaleme almışlar. Boğaziçi Üniversitesi'nde bölücülerin, yıkıcıların faaliyetlerini, bu faaliyetlere idarenin nasıl göz yumduğunu ve hatta nasıl destek verdiğini bir bir sıralamışlar.
Uzun bildiriden son paragrafı aktaracağım, sonra yine bu bildiriden hareketle üniversite yönetimine sorularım olacak:
"Millî hassasiyeti yüksek olana faşist, İslami hassasiyeti fazla olana da terörist ve ışidçi diyen bu zihniyete göre özgürlük sadece onların istediğini yapabildiği sürece vardır. Hoşlarına gitmeyen şeylerin yapılmasına ise kesinlikle müsamaha göstermemektedirler. En kısa zamanda yetkililerin bu gidişata engel olmalarını istiyoruz."
Sorularıma yer kalmadı.
R. T. Erdoğan, "Kimse vatan toprağında operasyon yeltenmesin!" diyor ama üniversitelerde yelteniyorlar.
Hey YÖK yönetimi! Uyuma! Kalk!