Herkesin hayatından öğrenilecekler var…

11.png

Genel olarak okumayan bir toplum olduğumuzdan şikâyet edilir…

Yalnız okumayan değil yazmayan da bir toplum olduğumuzu bu şikâyete eklemek yanlış olmaz… Nedense yazma alışkanlığımız da yok sayılacak düzeyde…

Günlük tutanlar, biyografilerini ve hatıralarını yazanlar istisna kategorisinde gibi…

Bence bu yazma alışkanlığımızın zayıflığından çok, “Benim yazdıklarımı kim okur ki?, Yazdıklarım kimi ilgilendirir, kimin işine yarar?” endişelerinden kaynaklı olduğunu düşünmüşümdür.

Halbuki, dünyada hemen hemen herkesin çocukluk yıllarında hikâyelerini okuduğu Danimarkalı yazar, şair Hans Christian Andersen’in güzel bir sözü vardır:

“Her insanın hayatı, Tanrı'nın yazdığı bir peri masalıdır.”

Bu açıdan baktığımızda herkesin yazılacak ve okunacak bir hikâyesinin olması kaçınılmaz görünüyor. Önemli olan o hikâyeyi kaleme alıp kâğıda dökebilmek konusunda harekete geçmek. Her geçen gün ülkemizde de bunun güzel örneklerine rastlayabiliyoruz. Ülkemizin başarılı iş insanlarından Yavuz Altop da bunlardan biri. Türkiye’ye dünyaya ihracat yapan YATAŞ gibi değerli bir marka kazandıran Yavuz Altop bu başarı öyküsünü kendi hayat hikâyesiyle birlikte kitaplaştırarak çok yararlı bir işe imza atmış. Yavuz Altop’un, “Anneannemin Karton Bavulu” adlı kitabı sadece YATAŞ ve onun hayat hikâyesiyle sınırlı değil. Kitap aynı zamanda dönemin Türkiye panoramasını bir film şeridi gibi okurun gözünün önünden geçiriyor. 1940’lı yıllardan günümüze uzanan bu süreçte Yavuz Altop’un tanıklık ettiği siyasi, sosyal, ticari ve kültürel kesitleri okurken zaman tünelinde bir Türkiye yolculuğu yapmak mümkün oluyor.

Gelelim kendi öyküsüyle birlikte Türkiye’nin nereden nereye geldiğini bu güzel kitap ile gündeme taşıyan iş insanı Yavuz Altop’un kısa hayat hikâyesine;

Yavuz Altop, 1939 yılında, Kayseri’nin Gesi bucağına bağlı Nize köyünde (Güzelköy) dünyaya geldi. İlkokul öğrenimini köy okulunda yaptı. Lise diplomasını ise 1958 yılında Kayseri Lisesi’nden aldı. Aynı yıl, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin giriş sınavını kazandı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Millî Eğitim Bakanlığı’nın açtığı yurt dışı yükseköğrenim sınavını kazanarak, 1965 yılında ABD’ye gitti. New York Üniversitesi’nde “işletme” dalında başladığı yüksek lisans öğrenimini 1969’da tamamladı. 1974 yılında, vatani görevini yapmak üzere Türkiye’ye döndü ve Polatlı Topçu Yedek Subay Okulu’ndan asteğmen olarak mezun oldu. Kıta hizmetini ise Ankara’daki Kara Harp Okulu’nda “asteğmen öğretmen” olarak yaptı. Kayseri’de yaşayan kuzeni Yılmaz Öztaşkın ile doğup büyüdüğü memleketinde iş hayatına atıldı. Kuzenlerin dayanışmasıyla 1976 yılında Süntaş Sünger Fabrikası’nı kurdular. 1980’de ise aynı ekip tarafından oluşturulan YATAŞ markasıyla yatak üretimine de başladılar. Yavuz Altop, 12 Eylül 1980 askerî müdahalesinden sonra 1981’de TBMM’nin yerine oluşturulan Danışma Meclisi’nin Kayseri üyeliğine seçildi. Bu görevini, 1 Aralık 1983’e kadar sürdüren Altop, tekrar YATAŞ çatısı altındaki iş hayatına döndü.

1a.png

Halen YATAŞ Grup Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışmalarını sürdüren Yavuz Altop, “Anneannemin Karton Bavulu”nu yazma amacını şöyle özetliyor:

Çocukluğumdan itibaren hayattan hiç korkmadım. Çünkü daima iyiyi ve doğruyu yapmaya çalıştım. Çocukluktan ergenlik çağına kadar Kayseri’de yaşadım. Okumak, öğrenmek, yükselmek istiyordum. Marangoz bir baba ile ev hanımı bir annenin evladıyım. Onların da teşvikiyle üniversite öğrenimi görmek için, aile yuvasından ayrılıp gurbete çıktım. İstanbul, ufkumu açtı. Hayatın farklı renklerini orada tanımaya başladım. Şüphesiz, önümde engebeler de vardı. Hiç geri dönmeyi düşünmedim. Onunla da yetinmedim. Yükseköğrenimin bir üst basamağına, Batı dünyasında çıkmak için adım attım. Başardım. ABD’de uzun bir öğrenim dönemi yaşadım. Modern çağın bilgi birikimiyle ülkeme döndüm. Kuzenim Yılmaz Öztaşkın’la el ele, omuz omuza yola çıktık. O yolculuğun adını “YATAŞ” koyduk. YATAŞ’ı yaşatmalıydık. Yaşattık. Hatta sınırların ötesine taşıdık. Şimdi, 85 yıllık hikâyemi toplumla paylaşmak için kitap sayfalarını saygıdeğer okurlarıma açıyorum.

Kitabın ön sözünü kaleme alan Fortunato Maresia, 50 yıl iş birliği ve ticaret yaptığı yakın dostu Yavuz Altop hakkında şunları söylüyor:

İki ayrı dünyanın insanlarıyız. Her şeyimiz farklıdır. Yavuz, hakiki bir Anadolu çocuğudur, ben ise İstanbullu İtalyan Levanteni’yim. Yavuz Müslüman’dır, ben ise Hristiyan Katolik’im. Yavuz, İngiliz/Amerikan kültürünü almış, ben ise Fransız/İtalyan kültüründen geliyorum.

Ancak ortak birçok evrensel prensiplere ikimiz de aynı şekilde çok bağlıyız. Örneğin, yapmış olduğumuz alışverişlerimizin hiçbirinde imzalı bir anlaşmamız olmamıştır. El sıkışıp, pazarlığımızı bitirirdik.

Ben şirketimi kapatıp, emekli olunca iş ilişkimiz sona erdi, fakat ailelerimiz arasında kurulan o samimi ve hakiki bağ hiç kopmadı. Denizlerde kaybolan nehirler gibi, dostluğumuz, çıkar içinde kaybolmadı.

Yaşıt olmamıza rağmen, 50 sene sonra ben Yavuz’a “Yavuz Bey” olarak hitap ediyorum, o da bana “Bay Maresia” diyor. Tuhaf görülebilir ama hiç de değildir. Birbirimize olan sevgi ve saygımız bunu gerektiriyor. Aynı topraklarda, aynı medeniyetlerin potasında yoğrulmuş ve gördükleri eğitimin sayesinde farklılıklarını aşmasını bilen iki insanın dostluğu bunu gerektiriyor.

Doğan Kitap

Tel: (0212) 373 77 00

Yazarın Diğer Yazıları