Her yer kan!
Ahmet Davutoğlu! Laf yetiştirme! İcraat gerek.
PKK ile mücadele edecek misiniz, etmeyecek misiniz? Tavrınız nedir? Dün gece de Kars’ta 13 araç yaktılar. Sen “Sulh var.” , “Çözüm var.” derken, onlar, boşalttığınız alanları doldurdular. Alanlar onlara tamamen teslim edildi mi? Edilmediyse nasıl çıkartacaksınız?
Bir tarafta silahlı kanat, bir tarafta silahlı kanada sırtını dayamış, TBMM’deki uzantı... Böyle bir parti olabilir mi? Böyle milletvekilliği yapılabilir mi?
Köklü tedbiriniz nedir?
Hiç beklemiyordum ama Adıyaman’da şehit edilen askerimizin cenaze törenine katıldınız. Belli ki üzgündünüz.
HDP/PKK’nin ve peşine takılanların “Kobani de Kobani!” diyerek ölüme sürüklediği insanlar Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu mensuplarıymış.
IŞİD saldırısını PKK’ya sempatiye dönüştürmek için belli odaklar ellerinden geleni yapıyorlar. Türkiye’nin her tarafında gösteriler. Bu böyle sürmez; bir gün sokakta birileri kontrol edilemez ve “Yeter! Ya tedbir alın ya da biz ‘tedbir’ alırız!” diyebilirler. 6-8 Ekim’de, HDP/PKK eş başı Selahattin’in kışkırtmasıyla sokakları yakıp yıkan, insanları öldüren militanlara gösterilen aksülamel gibi...
İstanbul’da yüzleri kapalı, elleri silahlı tek tip giyimli militanlar uygun adım yürüyüş yapabiliyorlar.
Sen ise yol kenarında, olup bilenleri kanıksamış, seyrediyorsun.
IŞİD’e DEAŞ demen hiçbir şeyi değiştirmiyor. Onlar da kendilerine zaten IŞİD (Irak-Şam İslâm Devleti) demekten vazgeçtiler, doğrudan İD (İslâm Devleti) diyorlar. Ama halkımız DEAŞ deyince, İD deyince zihinlerinde bir şey canlandıramıyorlar. IŞİD’i işitir işitmez duyuları harekete geçiyor; silâh görüyor, kan görüyor, kesilmiş kafalar görüyor, siyah ve turuncu renkler görüyor... Hepsini birleştirince “korkunç bir yapı” gözlerinin önüne geliyor.
IŞİD bir belâ ama inanın PKK katmerli belâ. Onun için Suruç katliamını kalkan yapıp hareket geçecek PKK’ya, PKK’nın peşine takılmış aşırı solun silâhlı kanadı, basın-yayın organlarındaki, üniversitelerdeki “aydınlıkları” kendilerinden menkul PKK PR’cılarına açık tavır almanız gerekmez mi?
Belli ki, hükûmet yine AK Parti’nin riyasetinde kurulacak.
“Çözüm”ün “çözülme” olduğu kesinkes ortaya çıktı. “Çözüm” demeniz, PKK’ya güç katıyor.
“Bir tarafta silâh kullananla mücadele ederiz ama diğer tarafta çözüm bizim elimizde.” sözleriniz havanda su dövmektir ve bölücülere zaman kazandırmaktır.
PKK’lı belediyeler, bölünmeye alabildiğine zemin hazırlıyorlar. Anayasa’nın ilk 4 maddesi rafa kaldırılmış durumda. (Bu belediye başkanlarının hepsinin vazifelerinden alınması gerekir.) Hoş, AK Parti yönetimi de PKK’lı belediyelerden farklı değil. Partinin “tabiî başkan”ı, Türk’ü sildi attı; 36 etnik grup çıkardı. Aslında çıkarmak istediği etnik grup ikiydi ama halkın tavrından çekindi, işi muğlaklaştırmayı ideolojik çıkarına daha uygun gördü.
Şu an Türkiye için PKK’nın IŞİD’den daha tehlikeli olduğunu kabul edip etmediğinizi açıklamalısınız.
PKK’yı birinci tehlike görmezseniz, kan her yere sıçrar.
Çok hatalar yaptınız. Hadi sizin gibi konuşayım: Ümmeti düşünüyorsanız “Marksist” (=ateist) PKK ile her alanda mücadele etmelisiniz.