HDP'li vekiller derhal serbest bırakılmalıdır!
Böyle terörle mücadele de olmaz, 'barış' da!.. 'Eski Türkiye' alışkanlıkları bunlar!.. 90'lı yıllarda yapıldı da ne oldu, çözüldü mü mesele? Aksini iddia eden varsa 'beyaz Toros' çarpsın!..
Kanaatim odur ki, bu meselenin kesin ve köklü çözümü için şöyle davranmak gerekecektir:
1. Öncelikle bir açılım süreci başlatmak lâzımdır!.. Bunun için ilk adım teröristleri mahkemeye götürmek yerine, mobil mahkemeler oluşturup, o mahkemeleri teröristlerin ayağına götürmek iyi gelecektir!..
2. Herhangi bir torba yasanın içine sıkıştıracağımız maddeyle, teröristleri organize eden üst yapıyı bir gecede salarsak, bu da karşılıklı iyi niyeti geliştirecektir!..
3. Başka bir ülkenin başkentinde çözüm sürecinin temellerini atmak, bu esnada şehirlere yığdıkları patlayıcılardan haberimiz olduğunu söyleyerek ne kadar uyanık olduğumuzu bildirmek ciddiyetimizi gösterecektir!..
4. Yeni düzene karşı çıkan veya uyum sağlayamayacak olan Bakan ve bürokratlar varsa, derhal görevden el çektirilmelidir!..
5. Başbakan Yardımcılarından birisi, süreci desteklemek için "Onların yerinde olsam ben de dağa çıkardım" derken, bir diğeri 'halka eziyet eden sarkık bıyıklılar dönemi'nin bittiğini, artık demokrasinin geldiğini müjdelemelidir!..
6. Psikolojik destek için bir diğer devlet büyüğü 'faili meçhuller'in, 'asit kuyuları'nın edebiyatını yaparak, bölgedeki problemin esas buradan kaynaklandığını dosta düşmana ispatlamalıdır!..
7. Bir başka Başbakan Yardımcısı Türkiye'nin terörle mücadeleye harcadığı milyar dolarları diline dolamalı ve bu parayla aslında herkese ev ve araba alınabileceğini söyleyerek sürece 'duygusal katkı' sağlamalıdır!..
8. Varsın bölgedeki problem Atatürk daha doğmadan başlamış olmasına rağmen mutlaka 'Kemalist politikalar'a indirgenmelidir!.. Diyanet İşleri devreye sokulmalı, 'din kardeşliği'nin mutlak çözüm olduğu ve helâlleştirme yöntemiyle konun çözülebileceği 'halklar'a anlatılmalıdır!..
9. Dağa taşa yazılmış 'Ne mutlu Türk'üm diyene' tabelalarını kaldırmakla, Güroymak'ı Norşin yapmakla, 'Dersim özrü' dilemekle efsunlu çözüm bulunacağını bilmek çok önemlidir!.. Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldığımız sabah-akşam şifa niyetine vurgulanmalıdır!..
10. İslâmcı-İslâmsız, vatanlı-vatansız, darbukacı-dümbelekçi, terörist eskisi-milliyetçi eskisi, gazeteci, artist, sendikacı vs. gibi bir karmadan 'âkil adamlar' heyeti oluşturulmalıdır!.. Bunlar süreci halka pazarlarken, bayrağı da, devletin yapısını ve ismini de 'gece kıyafeti' rahatlığında tartışabilmelidir!.. İçlerinden birisi çıkıp, çözüm sürecini anlamayanları 'hayvandan bile aşağı' görebilmelidir!..
11. Destekçi gazeteciler halkın kafasının karışmaması için sürekli PKK'nın silah bırakacağını yaymalı, akan kanın kesileceğini, anaların artık ağlamayacağını tekrar edip durmalıdır!.. Süreç boyunca eylem olursa, bunun PKK içinde barış istemeyen 'provokatif gruplar'ca yapıldığı anlatılmalıdır!..
12. Devlet televizyonu dahil, kontrol altındaki hiçbir haberleşme organı PKK için 'terör örgütü', Apo için de 'bebek katili, terörist başı' gibi ifadeler kullanmamalıdır!.. Televizyonlar PKK'ya hoşgörüyle bakan, Apo'un vizyonerliğine hayranlık duyan, onun öldürmeyi değil, yaşatmayı seçtiğini söyleyen, dünyayı ve bölgemizi iyi okuduğunu buyuran kimi İslâmcı, kimi liberal, kimi sosyalist 'aydınlar'la doldurulmalıdır!..
13. Bu süreç olgunluk gerektirir!.. Gerekirse devletin valisi Apo'ya katkılarından dolayı teşekkür edebilmeli, valilere 'operasyon yapmayın' talimatı verilebilmeli, 'pişman ve uzlaşmış teröristler'in 'seyahat özgürlükleri' için gözler kapatılabilmeli, şehirlerde kuracakları mahkemelere, vergi dairelerine, örgüte eleman toplama merkezlerine, yol kontrollerine, 'şehit mezarlıkları'na ve kampüs işgallerine saygı gösterilmeli, yine bir Başbakan Yardımcısı jest yaparak Apo'yu 'Kürtlerin lideri' ilân edebilmelidir!..
14. Kandil, İmralı, Ankara ve Diyarbakır arası iletişim güçlendirilmeli, Diyarbakır'daki o meydan kırmızı-sarı-yeşil malzemelerle 'barış' şenliğine dönüştürülmeli, bu fotoğraf da 'kardeşliğin kazanması' olarak sunulmalıdır!..
15. Bütün bunları yaptıktan sonra bir de taçlandırmak lâzım tabii!.. Ayn-el Arap'tan Hint Okyanusu'na kadar selâm göndermek yetmez!.. Bu süreçte hizmeti geçen devlet yöneticilerinin, el ele poz verdikleri Şivan'lar ve diğerleriyle Eurovision şarkı yarışmasına katılması birlik ve beraberliğimizin mührü olacaktır!..
***
'Vesayetçi ve baskıcı devlet'in şimdiye kadar çözüm için başvurmadığı model kalmadı da ne oldu? Çok iddialıyım, bir de bunları denesinler bakın terör merör kalıyor mu? Hem bir devlet büyüğümüzün ifadesiyle "Bir deneyelim, tuttu tuttu, olmazsa başa döneriz" değil mi, ne var bunda? Ayrıca terörle mücadeleye harcadığımız para da cebimizde kalır!.. Kimse bizi 90'lara döndürmeye kalkışmasın lütfen!..
Ola ki bu yazıyı anlamayanlar çıkar... Her cümlenin sonundaki ünlem işaretleri onlara gelsin!..