Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Abdullah OSKAY
Abdullah OSKAY
Ticaretin Politikası

Hazar Koridoru, Türkiye için güzel günler müjdeliyor

Dünya ticareti tarihte Asya ve Avrupa arasında idi. Osmanlı''nın yükselmesi esnasında ticaret yollarını ele geçirmesi ve Avrupa''nın üstüne yaptığı baskı, Avrupalıları arka kapıya yöneltti ve coğrafi keşifler oldu. Vikingler 9. Yüzyılda Amerika''yı bulsa da, o zaman ana ticaret güzergahlarına alternatif olması için Osmanlı baskısı gibi bir baskı olmamasından dolayı Amerika''nın keşfi işlevsiz kaldı.

Osmanlı''nın ana ticaret yolları üzerinde bulunması ticaretin dünyasını hiç olmadığı kadar değiştirdi. Alternatif yollar nedeniyle ticaret, önce Atlantik Okyanusuna, oradan da adım adım Pasifik Okyanusuna kaydı. Şimdi ise giderek sanayi devrimi öncesine dönüyor, normalleşiyor. Asya artık yeniden üretimin ve adım adım finansın merkezi oluyor.

Ticaret ise eskiden Kuzey-Güney arasında olurdu. İkinci Dünya Savaşı''ndan sonra ise ticaretin de doğası çok değişti. Artık ticaret daha çok gelişmiş üç ekonomik kutup arasında oluyor. Bir tarafta Kuzey Amerika''daki NAFTA bölgesi, diğer tarafta Avrupa Birliği, üçüncü tarafta ise Doğu Asya. Ticaretin ve yatırımın oldukça büyük bir kısmı bu üç kutup arasında şekilleniyor.

Böyle bir ortamda Çin''in ABD ve AB ile ilişkileri ticaretin ve dünyanın geleceği açısından kritik konumda bulunuyor. ABD, Çin''in yükselişini dengelemeye çalışıyor. Asya NATO''su denilen Avustralya, Japonya, Hindistan ve ABD''den oluşan bir yapı kuruyor. Tayvan gibi noktalarda ağırlığını artırarak Çin''i herhangi bir kriz esnasında okyanuslara açılamaz hale getirmeye çalışıyor.

Çin ise bu çevrelemenin üstünden 4 trilyon dolarlık "Kuşak ve Yol" projesiyle çıkmaya çalışıyor. Tarihteki bu en büyük altyapı projeleriyle ikinci büyük ekonomik blok olan AB ile karadan bağlanmaya, deniz yolu ile iki ay süren ulaşımı iki haftaya düşürmeye, birçok bakımdan kriz anlarında kendisini olumsuz etkileyecek denizlerdeki çevrelemeden de çıkmaya çalışıyor.

Çin''in buradaki stratejisi İpek Yolunu yeniden canlandırabilmek. Bunun da yolu yeni bir koridor inşa edebilmek. Halihazırda Çin ile Avrupa arasındaki rotada üç koridor mümkün olabilir. Bunun birincisi Güney Koridoru. Bu koridor, İran üzerinden geçmeyi öngörüyor. Yaptırımlar altında olması, ülkenin içinde bulunduğu istikrarsız ortam Çin''i bu kısma odaklanmaktan alıkoyuyor.

Kuzey Koridoru ise, Rusya üzerinden Avrupa''ya bağlanmak. Rusya''nın yaptırımlara uğraması, Rusya gibi bir güce bağımlı kalınması gibi sebepler, Çin''i burada da düşüncelere sevk ediyor. Yaptırımlar taşınan mallara yaptırıma uğrayan ülkelerden geçerken hiçbir şirketin sigorta yapmaması nedeniyle koridorları etkiliyor. İran''ın yaptırıma uğraması nedeniyle başta Dubai olmak üzere Körfez''e kayan ticaret, Rusya''yı da aynı şekilde etkiliyor.

Çin''in elinde kala kala Hazar Koridoru da denilen Orta Koridor kalıyor. Bu koridor, Orta Asya ülkeleri, Hazar Denizi, Azerbaycan, Gürcistan ve siyasi hırslarını atabilirse Ermenistan üzerinden Çin''i Batı''ya bağlayacak bir koridor.

Hazar Koridoru, ticareti yeniden canlandıracağı için üzerinden geçen ülkelerin hepsinin istekli olduğu bir koridor. Bununla birlikte, koridorun hayata geçmesinin önünde birçok sıkıntı da var. Koridor, Çin''in Doğu Türkistan eyaletinden başlıyor. Bu bölgedeki etnik Türklerin, diğer Türk halkları ile entegrasyonu, ayrılıkçılığı tetikleyebilir korkusu var.

Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan, Rusya''nın yayılmacılığından korktuğundan dolayı kendilerini Rusya''dan bağımsız kılacak her adıma temkinli ama yatkınlar.

Koridorun Hazar geçişi için deniz üzerinden tren yolu mümkün olsa da, Hazar Denizi''nin hukuki statüsüne ilişkin Rusya ve İran''ın vetoları nedeniyle bunun gerçekleşmesi mümkün değil.

İran, kendisinin Kafkasya''daki nüfuzunun kırılacağı, Azerbaycan''ın koridordan en çok yararlanan ülke olacağı, bunun da ülkesindeki Azeri etnik nüfusta ayrılıkçılığı şiddetlendirebileceği nedeniyle koridora karşı çıkıyor.

Türkiye ise bölgede ticaret devleti felsefesini en çok benimsemiş ülke olarak liman altyapılarını modernize ediyor, koridorun hayata geçmesi için tüm gücünü seferber ediyor. Çin''in Doğu Türkistan politikasına azınlıklara ilişkin geleneksel statükocu tavrına uygun şekilde ve kamuoyundaki baskılara rağmen gerektiği zaman "Önce İş" diyerek göz yumabiliyor.

Hazar Koridoru, bu çalkantılı halet-i ruhiye içinde adım adım hayata geçiyor. Yepyeni bir koridor oluşuyor. Kuzey Koridoru, yaptırımlar nedeniyle yük taşımalarının üçte birini Orta Koridora kaptırdı bile. Ticaret, en iyi bildiği şeyi yapıyor. Siyasetin önünde gidip bölgeyi dönüştürüyor.

Türkiye bu dönüştürücü gücü anlamış ve uyum sağlamış durumda. Orta Koridor, Türkiye için gelecek güzel günleri müjdeliyor.

Yazarın Diğer Yazıları