Hayırlı RamaZamlar!
Ekonomideki kötü gidişata artık alıştık ama ne kadar alışsak da bazı zamanlarda yokluğu, yoksulluğu, eksikliği daha çok hissediyoruz. İşte o zamanlardan biri de ramazan ayı. Gayesi, toka açın halini anlatmak, ancak toku azalan, açı ise her geçen gün artan ülkemde bu sene ramazan, yokluğu, daha henüz başlamadan, öncesinde yapılan alışverişte hissettirdi. Mübarek ayın getirdiği tüm manevi duyguları, şükrü, yardımlaşmayı, birlikteliği de aldılar sanki elimizden. Herkes halinden şikayetçi, herkes kendisinin ve çocuklarının geleceğini kurtarmanın derdinde… Herkesin tadı kaçık. Bir ramazan heyecanımız vardı, bir ramazanda "bir" olurduk, o da elimizden alındı.
Ramazanın sabır, şükür, yardımlaşma gibi artırdığı manevi değerlerinin yanı sıra, diğer bir manevi değeri de şüphesiz "birliktelik". Zira, ramazanın tadı kalabalık sofralardan geçer; kalabalık sofrada uzun süren yemek ziyafetlerinden geçer; uzun ve hoş sohbetten geçer. Gün boyu süren açlığın sonunda, sevdiklerinle yediğin yemeğin bir noktasında durup sofradakilerin gülen yüzlerine bakıp, bir arada olmaya şükredip "ağzımızın tadı bozulmasın" diye düşünmektir ramazanın ruhunda olan.
Peki bu yıl nasıl olacak sofralar? Ziyafet değil de artık kimsenin derdi, karınlar doyabilecek mi? Bütçeden ne kadarı ayrılabilecek yardımlara?
Ramazan Sofraları
Bu yıl dillerde, yazılarda en çok kullanılan sözcük öbeği oldu: "Zam üzerine zam"
Hemen hemen her gün zam haberleri geliyor. Ete önce yüzde 48 ardından yüzde 10, şekere yüzde 31, çiğ süte yüzde 21 zam… İnternet, toplu ulaşım, benzin… Bir ürüne gelen zam, ondan üretilen diğer ürünün zammının da habercisi oluyor.
Süte zam, şekere zam… Ramazan sofralarının olmazsa olmazı Güllaç bile zamdan nasibini alıyor.
Buğdaya zam… İftar saati fırından alınan, sıcaklığı el yakan Ramazan pidesi, fiyatıyla da el yakıyor.
Dostu, akrabayı eve iftara davet etmek, öncesinde yüklü bir alışveriş gerektiriyor.
İftarı dışarıda yapalım desen… Zamlar, restoran ve kafe menülerindeki fiyatlara da yansıyor ama zamların ve ekonomik gidişatın yarattığı belirsiz ortam, fiyatları da dengesizleştiriyor; bazı yerlerde menüdeki fiyatlar astronomik rakamlara ulaşıyor.
Dışarda yemek hayal
Bugünün şartlarında ortalama bir yerde, ramazan menülerinin fiyatı 150-200TL arasında değişiyor. Tam "lüks" bile diyemeyeceğim, biraz olsun ismi bilinen yerlerde Ramazan menülerinin fiyatları kişi başı 200 TL''den başlıyor.
İstanbul''daki Develi, Kaşıbeyaz, Şazeli, Borsa gibi bilinen mekanlar kişi başı 400TL civarı fiyat belirlemişler Ramazan menüleri için. Bilindik lüks zincir otellerde ise, 650-900 arasında değişiyor İstanbul''da fiyatlar. Dahası da var tabi, Four Seasons 1150 TL, Çırağan 1250 TL fiyat belirlemiş menüsüne.
Öte yandan, alt gelir grubuna hitap eden küçük esnaf ise, kan ağlıyor. "Menüyü ne kadar yapsam da müşteri gelebilse" diye kara kara düşünüyor. Zira, dört kişilik bir aile için bu sene dışarda iftar yapmanın bedeli, geçen senekinin iki, hatta üç katı. Kimisi, dışarıda yemek yemeyi çoktan unutmuş; sadece yemek yiyebilmenin derdinde…
İşte, ekonomi kötüleşip, orta sınıf ortadan kalktıkça, ülkenin zenginiyle fakirinin arasındaki uçurum da böyle belirginleşiyor.