Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

Hayaller 'Doğalgaz' gerçekler 'İflas'

Cumhurbaşkanı Erdoğan Zonguldak'ta bulunan Fatih Sondaj Gemisi'nden yeni açıklamalar yaptı. Buna göre Ağustos ayında 320 milyar metreküp olarak açıklanan rezerv 405 milyar metreküpe çıktı. Türkiye'nin yıllık tüketimi ise 45-50 milyar metreküp. Bu hesaba göre bulunan rezerv doğalgazda ancak 10 yıllık bir tüketime karşılık geliyor.

Türkiye'nin dışa olan bağını kopartacak her tür haber bizlere mutluluk verecektir. Ancak 10 yıl idare edecek bir rezerv haberinin de 'Türk ekonomisini düze çıkartacak gelişme' olarak pazarlanmasına karşıyız. Çünkü ekonominin dış bağı sadece enerji kaynaklı değildir. Sanayimiz yarı mamul ve hammadde konusunda Çin ve Almanya'ya göbekten bağlıdır. Türk tarımı çökmüş olduğu için bugün buğday, mercimek, kuru fasulye dahil birçok üründe dış bağımız mevcuttur. O zaman sonsuza kadar yaşaması için yüce Allah'a dua ettiğimiz Cumhuriyetimizin sadece 10 yıllığına gaz konusunda özgür kalması bir refah devleti olmamıza yeterli midir?

Bağımsızlık için verilecek mücadelenin özünü 'üretmek' oluşturur. Son on beş yılda olduğu üzere, Türkiye'de hiçbir zaman kısa yoldan para kazanma fikri vatandaşın düşüncelerine böylesine hakim olmamıştı. Çalışmadan, üretmeden, al-sat ile ticaret yaparak zengin olma düşüncesi toplumu saran bir hastalık haline geldi. Geçmişin ikon sanayicileri bile üretim tesislerini satarak perakende işlerine girdiler. Bu üretimden kopuş ise an itibari ile yaşadığımız yoksulluk ve işsizlik sorunlarını doğurdu.

Şimdi doğalgaz çıkacak, onu satacağız, sonra da kısa yoldan zengin mi olacağız? Nasreddin Hoca'nın 'koyun yünü' hikayesini tekrar anlatalım mı?

Hayaller ve gerçekler çok farklı

Doğalgazı buğday gibi yemeniz mümkün değil. Doğalgazla işsizlik de düşmüyor. Gelirler de kısa vadede artmıyor. Hele bir de yandaşları çok olan bir ülke iseniz, o gelirin de geniş halk kitlelerine akacağı soru işareti… Bunları yazıyorum çünkü sadece 'gazla' ekonomi dönmez. Üretmek, fabrika kurmak, terlemek, emek vermek gerekir. Gaz elma ise, sanayi, hizmetler armuttur. Bunlar farklı kavramlardır. Gaz olmadan da refah devleti olursunuz. Örneğin Avrupa, Japonya, Çin gibi. Ama sanayi olmadan refah devleti olmanız imkansızdır.

Sadece doğal kaynaklarla zenginlik olsaydı şu an Venezuela, Irak, Libya, Brezilya ve Suudi Arabistan dünyanın en gelişmiş ülkeleri olurdu.

Türkiye'nin ciddi sorunları mevcuttur. Bu sorunları aşmanız için kuru 'gaz nutuklarından' fazlası gereklidir. Bakınız, '2021 yılında bütçe giderleri 1 trilyon 346,1 milyar lira, gelirleri 1 trilyon 101,1 milyar lira, vergi gelirleri 922,7 milyar lira, bütçe açığı 245 milyar lira olarak öngörüldü.' Peki 2016 yılında bu açık ne kadardı? -29,9 milyar liraydı. Son dört yılda 30 milyardan 245 milyara çıkmış bir açıkla karşı karşıyayız.

Nasıl kapanacak bu açık? Borçla, zamla, vergiyle… Bu işin sonunda faizler yukarı çıkacak, enflasyon artacak, enflasyon arttıkça Lira zayıflayacak, kur yukarı gidecek.

Sürekli ekonomin yanlış bir sistem içinde döndüğünü yazdık. Sanayi dışa bağlı olduğu için yukarıdaki kaos zinciri oluşuyor. Şimdi doğalgaz ile bağımsız oluyoruz derseniz, 'Hayırdır inşAllah, hangi milyar dolarlık tesisi kurdunuz da sanayi için gerekli yarı mamulü üretiyorsunuz' diye sormaz mıyız?

Bütçe açıkları bir dert, borçluluk artışı ayrı bir derttir. 16 Ekim'de açıklanan Merkez Bankası 'Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri - Ağustos 2020' raporuna göre, 'Ağustos sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2019 yıl sonuna göre % 7,8 oranında artışla 132,8 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.'

Peki Merkez'in kasasında ne kadar rezerv vardır? 9 Ekim tarihi itibari ile 17 milyar dolarımız mevcuttur. Daha önce yaptığımız gibi swap yani takas yolu ile alınan borçları düşersek ortada rezerv diye bir şey kalmıyor.

Sözün özü, 10 milyon işsiz, %35 çarşı enflasyonu, -245 milyarlık liralık bütçe açığı, 132 milyar dolarlık kısa vadeli borç varken ve en kötüsü de kasa boşken kimse bize 'gaz' vermesin.

Yazarın Diğer Yazıları