Hangi gazeteci sormuştu?
MHP yönetimi, acaba, halkın iteklemesi olmasaydı, yeni yönetim çıkartırız gözdağı verilmeseydi, Türkiye’nin dönüştürülmek istendiği, yıkıcılarla bölücülerle kol kola girildiği şu sıra halka gerçekleri anlatmak için yola çıkar mıydı? Milliyetçi Hareket’te uyuşukluk anında karşılık bulur. Parti şahıslarla kaim değildir. Bunları yazdık.
Dokuz ilde dokuz miting halkın susamışlığına gürül gürül birer pınar. Bursa mitingini PKK/AKP çevresi küçümsemeye kalktı. Ardından İzmir mitingi geldi. MHP yönetimine muhalif birçok kişi İstanbul’dan İzmir’e gitti. Onlardan dinledim. Miting alanını adımlayarak enine boyuna ölçmüşler ve buradan bir hesap çıkarmışlar... Sayı 600 binden aşağı değilmiş.
Hadi orası İzmir, AKP’ye bir tavır var... Herkes toplanmıştır.
Şimdi Adana... MHP dışındakilerin yazdıkları: Adana Adana olalı böyle bir kalabalık ve kalabalığın ötesinde böyle bir heyecan görmedi! Bütün Adana mitinge kilitlenmişti. Aynı gün, MHP’nin eline koz vermemek için Reyhanlı’ya giden Başbakan R. T. Erdoğan taşımalı sisteme rağmen en fazla beş bin kişiye hitap etti.
MHP yönetimi şunu kesin bilmelidir: İnsanlar siyasî kaygılarından dolayı oradalar; PKK-AKP işbirliğine karşı bir mesaj iletmek istiyorlar.
MHP yönetimi bunu bir tarafa yazsın ve kitleden kendisine bir pay çıkarmasın. MHP kitlesi başka partilerin kalabalığına benzemez; yönetim sakın yanılmasın; yeni “kıyımlar” için “destek” alındığı düşünülmesin!
***
O gazetecinin ismini tespit ettik!
Selcan Taşçı köşesinde daha önce 3 yazı yazdı: “MHP kapatılacak mı?” diye R. T. Erdoğan Kırgızistan’a giderken uçak muhabbetinde soru soran “zekâ özürlü” gazeteci meselesi... Başbakan R. T. Erdoğan Allah’tan boşluğa düşmemiş. Ne böyle bir soru sorulabilir, ne de böyle bir soruya cevap verilebilir!
Soru şu: “MHP şiddeti teşvik ediyor. AİHM’in Batasuna kararına göre şiddet, kapatma nedeni olabilir. Öyle bir düşünceniz var mı?”
MHP genelge üzerine genelge yayınlıyor, sokakta olmayacağız, diye, ama o gazetecinin hesabı başka. O sıra Erdoğan, Öcalan’la masaya oturmuş, MHP’nin üzerine fazla gidiyor ya... “Zekâ özürlü” gazeteci, sonraki yolculukta yerini garantilemek için böyle bir soru soruyor!
Kim bu soruyu soran? Bilgi önce MHP Genel Merkezi’ne geliyor. Selcan bu bilgiyi köşesine taşıyor. Verilen isim Bugün gazetesinin Ankara temsilcisi Âdem Yavuz Aslan’dı. Y. Aslan, Selcan’ı arayıp kesin dille “Ben değilim!” diyor ama kim olduğunu söylemiyor.
Bana yeni bilgiyi aktaran “Konuşmanın teyp çözümünü gördüm. Bu kişi Yeni Şafak gazetesinin Ankara temsilcisi Abdülkadir Selvi’dir” diyor.
PKK teorisyeni sol liberallerle iç içe olan, PKK/DPI toplantılarına katılan A. Selvi gerçekten bu soruyu sordu mu? Eğer sorduysa kalemini kırsın, gazeteciliği bıraksın!