Halkın parasını çalan çete kim?
Merkez Bankası, Tayyip Erdoğan''ın "faiz sebep, enflasyon sonuçtur" teorisine uyumlu adımlarına devam etti ve enflasyon yüzde 200 dolaylarında iken, genel faiz oranını, yüzde 13''ten yüzde 12''ye düşürdü.
İktidar bir taraftan, "kur korumalı mevduat" diye bir uygulamayla döviz cinsinden parası olana para verirken, milyonlarca insanın, milli paradan kaçmasına sebep oluyor. Enflasyonun yüzde 200''e vardığı bir ülkede, parasını yüzde 13 faiz karşılığında bankaya kim yatırır?
Parasını korumak için Borsa''ya girenler de silkeleniyor. Her durumda Türk Lirası kullananlar alenen soyuluyor!
Bankalar da dövize yatırım yaptıkça kazanıyor ama ülke ve halk kaybediyor...
***
BBC''nin haberine göre Lübnan''da 2019''da, bir gece aniden alınan bir kararla bankalardaki döviz hesaplarına çok sıkı kısıtlamalar uygulanmaya başlandı. Uygulamaya göre Lübnanlılar, hesaplarındaki paradan ayda ortalama 200 dolar karşılığı Lübnan lirası çekebiliyor ama bankalar dövizi piyasa değerinin çok altından hesaplıyor...
Tedavi masrafı gibi acil ihtiyaç için parasının tamamını veya önemli bir bölümünü çekmek isteyenlere ret cevabı veriliyor.
Beyrut''ta ağır kanser hastası kız kardeşi Nanci''nin İstanbul''da süren tedavisi için ailesinin 20 bin dolarlık hesabının olduğu bankayı bir grupla birlikte basan Sali Hafız adlı genç kadın, oyuncak olduğu sonradan anlaşılan tabancayla bankada bir masanın üzerine çıkarak canlı yayın da yaptı ve paranın 13 bin dolarlık bölümünü alabildi. Sali Hafız, 13 bin doların ödendi belgesini almayı da ihmal etmedi.
Sali Hafız, Bekaa Vadisi''ne saklandığı yerde, El Cezire''ye konuştu ve durumu "Biz soygun yapmıyoruz, mevduatlarımızı kurtarıyoruz, çünkü bankalar bizi soyuyor, tüm Lübnanlıları soyuyorlar" diye anlattı.
Sali Hafız, Reuters''e de "Mafya gibi bir ülkede yaşıyoruz. Sen kurt olmazsan kurtlar seni yer" dedi. Sali''nin ardından geçen hafta en az 7 mevduat sahibi daha parasını almak için banka bastı. Lübnan''da banka şubeleri süresiz kapatıldı.
***
Türkiye''de şimdilik bankaların böyle bir sıkıntısı yok. Döviz alıp satarak kazanıyorlar... Merkez Bankası, para bastırdığı sürece, nakit sıkışıklığı yaşamaları söz konusu değil... Küçük tasarrufçular veya ücretliler, paralarını mecburen bir süre bankada tutuyor. Herkes, aylık kazancını dolara çevirmiyor ki. Zaten, telefon bankacılığıyla borçlarını ödüyor, para kalırsa onu da nakit çekerek harcıyorlar...
ABD de sıkıştıkça Federal Reserv''e dolar bastırıyor ve devlet olarak borçlanıyor. Bütün dünya dolar talep ettiği için para basılması ABD içinde yüksek enflasyona sebep olmuyor...
Türkiye ise enflasyon politikası uyguluyor. Tekrar tekrar hatırlatıyorum; Maliye Bakanı Nurettin Nebati "Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik." demedi mi?
Fakat bu yöntem sürdürülebilir değildir... Çünkü Aurelius Augustinus''un söylediği gibi "Adalet olmayınca, devlet, büyük bir çeteden başka nedir ki?"
Adaletin olmadığı bir ülkede çete veya organize suç örgütü aramaya gerek var mı?
***
Tabii bu arada, halkın direnç gücü düşürülürken eş zamanlı olarak ülkenin savunma kapasitesi de zayıflatılıyor... Aksaz deniz üssü etrafındaki orman yangını gibi... Atatürk Havalimanı''nın askeri bölümlerinin de kapatılması gibi...
Yine ABD, Irak ve Suriye''nin kuzeyinden, Yunanistan, Ermenistan ve Kıbrıs Rum Kesimi''nden Türkiye''yi kuşatmaya devam ediyor. Türkiye ise Suriye ve İran sınırından sonra, Ermenistan sınırından da mayınları kaldırıyor...
Bütün bu olayların eş zamanlı yaşanması tesadüf olabilir mi?