Ha cem ha cami!
Cami ve cemevinin yan yana ve hatta iç içe olması gerektiğini ilk yazan ben miyim? (Bu konudaki yazılarımı girip görebilirsiniz.)
Benden önce mutlaka yazılıp söylenmiştir. İnsan mantık yürütünce olması gerekeni kolayca buluyor. Camiyi de, cemevini de iyi bilirim; ayrısını gayrisini düşünemiyorum. (“Alevîler ve Bektaşîler Arasında” kitabım hacimli olarak tekrar yayınlanacak. Şimdi ismini vermeyeceğim, tarihî manada Alevîlik ama başka bir versiyonda başka hacimli kitap daha var; dikkatinizi ister istemez çekeceğini düşündüğüm bu kitabı bir haftaya kadar yayınevine teslim edeceğim.)
Bu sıralar camilerin ve cemevlerinin iç içe olmasından sık bahsediliyor. Bahsedenler, Sünnî kesimde de, Alevî kesimde de tanınmış isimler.
Alevî kardeşlerimiz, kendilerini Alevîliği kullanan “kökü dışarıda” dernek başkanlarından kurtarmalıdırlar. Bunlar, 12 Eylül öncesinin tortularını içlerinden atamamış kifayetsizlerdir. Bazıları televizyon kanallarının gediklileri... Ağızlarından ateş saçıyorlar. Cemle de, dinle de alâkası olmayan bu karıştırıcı, sadece düşmanlık düşünen bu kesim cemeviyle camiyi yan yana düşünemezler. Dernekler bu zihniyetlerden kurtarılmalıdır.
Kaç defa yazdım: Alevîlerin “lokma”sını bile İzmir “tatlı” sı sanacak kadar cahildim. Gerisini siz düşünün... Birbirimizi tanıyalım. Küçük çocuğumun yakın arkadaşlarından biri bir Alevî çocuğu... Nasıl seviniyorum bilemezsiniz. Aile cemevine de gidip geliyor, çocuğu lokmaya davet ediyor.
Müşterek noktaları çoğaltmalıyız. Hele din derslerinden bir Alevî çocuğunun muaf tutulmak istenmesi, ayrımcılığı, başka gözle bakmayı körükler. Kaynak aynı: Kur’ân... Öğrenenler daima kârlı çıkar. Aynı cemiyette yaşayan insanlar hâkim kültürü tanımak mecburiyetindedirler. Birlik böyle sağlanır. İleride öğrendiğini tatbik edip etmemek ayrı bir meseledir.
Etnik çatışmaları körüklediler, şimdi mezhep-meşrep farklılaşmasına geldi sıra...
Suriye’de bir mezhep çatışması olmadığını iddia edebilir miyiz? İran ve Lübnan Hizbullah’ı olmasaydı, Suriye’deki iç savaş sürebilir miydi? Kaldı ki, bizi de vuruyor bu savaş ve içimize ateş düşürüyor.
Başbakan Recep T. Erdoğan’ın “Reyhanlı’da 53 Sünnî kardeşimiz katledildi.” sözü ne kadar vahim! İnsanlar öldürülüyor. Belki bomba patlatanların niyeti Sünnîleri kışkırtmak ama bir Başbakan ayırıma giremez. Bunları söylediğin an, mezhep farkından dolayı Suriye yönetimine cephe almış olursun.
Şimdi kaşınan Sünnî-Alevî farklılaşması... Önünü kesmeliyiz.
Cami&Cemevi projesi öncelikle hayata geçirilmelidir.
Fatsa’da, 14 yıl önce bir hayırsever arsa bağışlıyor. Üzerine cami ve cemevi birlikte inşa ediliyor. Ayrıca aşevi de kurulmuş.
Neden bütün Türkiye’de olmasın!