Ha âkil adamlar Ha hey’et-i nasiha
Şimdinin “âkil adamlar”ı, geçmişin hey’et-i nasihalarıdır. MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural’ın bu tespiti çok doğru: Hey’et-i Nasiha üyeleri, Birinci Dünya Savaşı yenilgisinden sonra yurdumuzu işgal eden kuvvetlerin haklılığını, Millî Mücadele’nin haksızlığını anlatmak için yollara düşmüşler ve vatanı kurtarmak isteyenlere karşı halkı kışkırtmışlardı.
Tarih bilgisi: Hey’et-i Nasiha; Mondros Mütarekesi sonrası işgal güçlerine karşı Anadolu’da başlayan direnişi yatıştırmak için İstanbul Hükûmeti tarafından halka öğüt vermekle görevlendirilen gruptur. İzmir’in Yunanlılarca işgali Anadolu’da direnişi artırmıştı. Anadolu’da halkına, işgali meşru göstermeleri gayesiyle Hey’et-i Nasiha (nasihat heyeti) kuruldu. Bazı şehzadelerin (padişahların çocuklarının) de başkanlığını yaptığı heyet, “barış”ın, ancak şartsız teslimiyet ve düşmanı kızdırmamakla sağlanacağına dair propaganda yapmışlardı. Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra nasihat heyetleri etkisini tamamen yitirmiştir.
Hey’et-i Nasiha’nın karşısında bir Hey’et-i Temsiliye var ki bu TBMM’nin ilk nüvesidir, diyebiliriz. Hey’et-i Temsiliye, İstiklâl Savaşı sırasında Erzurum Kongresi’nde oluşturulan, Sivas Kongresi’nde üye sayısı yanı sıra yetki ve görevleri artırılan, millî direniş kararlarını uygulamakla yükümlü, geçici hükûmet gibi çalışan gruptur.
Tarih tekerrür ediyor: Demek ki, zamanımızda Heyet-i Nasiha karşısında, bir Hey’et-i Temsiliye gerekiyor!
***
Hayrettin Karaman Hocamız âkillerden. Hey’et-i Nasiha’ya dahil edilmiş. Haklılığını ispat derdiyle bakınız nasıl te’vile gitmiş:
“Ülkemizde akan kan dursun, ölmek ve öldürmek için sarf edilen millî servet ülkenin güçlü ve müreffeh olması için sarf edilsin, bu ülkede belli bir grup (çoğunluk veya azınlık) değil, bütün insanların mutlu olabilmelerinin yolu açık olsun... Evet işte bunlar isteniyor ve bunun da adına ’çözüm süreci’deniyorsa buna, millet ve memleket düşmanlarından gayrı kim ’Hayır’diyebilir?!” (“Âkıl Ma’kul insanlar”, Yeni Şafak, 4 Nisan 2013)
Kim akan kanın durmasını istemez ki... Ama Hey’et-i Temsiliye zihniyetiyle değil! Karaman Hoca mugalata ediyor! Anadolu’ya çıkacak... Ne anlatacak? Çok merak ediyorum. “PKK haklıdır; kanı durdurmak için onlara hak vermek lâzım!” Bunu mu diyecek! Karşısına çıkıp sormazlar mı? “Hasan Celal Güzel, bu memlekette ‘devlet adamlığı’ etmiş; üstelik Ak Parti’nin politikalarını da destekliyor. O, PKK’nın üzerine iki ay daha gidilseydi dağılıyordu. Gidilmedi, bu duruma gelindi, diyor? Neden gidilmedi? Neden müzakere masasına oturuldu? Neden hapse atılan caninin elini öpmeye adamlar gönderip duruyor hükûmet?” deseler nasıl cevaplar verecek Hayrettin Karaman Bey! Keşke kendisini, politikalar üstünde tutabilseydi ve Yeni Şafak’ta yazmanın hatırına Ak Parti’ye kurban gitmeseydi!
(Yarın devam edeceğim)