Gazetecileri tutuklama sakın, ‘Batı’ kızar!

Türk düşmanlığı tescilli olanlarla onların Batıda itibar gördüklerine bakarak kendilerinin de aynı itibarı göreceklerini düşünen birtakım yazar-çizerler, son zamanlarda KCK (Koma Civaken Kürdistan/Kürdistan Halklar Konfederasyonu) tutuklamalarının gazetecilere ve yayıncılara uzanmasını tenkit ediyorlar. Tenkitçiler arasında hükûmete “bağlı” kalemler de var.
Silâh tutan başka, kalem tutan başka diyorlar.
Kalem tutanlar, silâh tutanları teşvik ediyorsa ne yapacağız?
Cevap veremiyorlar/vermek istemiyorlar.
İnsanlar ölüyor, acılar yaşanıyor, ülke kaosa sürükleniyor, bunu düşünmüyorlar. Zaten düşünmezler.
Niyet başka olunca ne anlatsan boş.
Son KCK operasyonunda 50’ye yakın “gazeteci” gözaltına alındı.
Düşünün artık... Bu hükûmet zamanında bile operasyonlar yapılabiliyorsa vaziyet vahim demektir.
Neden “bu hükûmet zamanında” dediğimi çok iyi biliyorsunuz.
PKK ile Ak Parti yönetimi arasında âdeta zımmî bir işbirliği vardı. PKK kendi alanında icraatını yürütüyor, Ak Parti kendi alanında... PKK vuruyor, yol kesiyor, haraç topluyor, halk üzerinde korku salıyor; hükûmet de kendisi için “tehlikeli” gördüğü kesimlerin üzerine yürüyordu... Hükûmetin kendisi için “tehlikeli” gördüğü kesimler, PKK için de “tehlikeli” kesimlerdi.
Hükûmet arkasını sağlama aldıktan sonra bir küllükte iki horozun ötmeyeceğini “ortak”a duyurdu. “Ortak” bunu anlamadı ve Ak Parti, “ortak”ı bertaraf etmek için elindeki bütün imkânları kullanmaya başladı.
Mesele budur.
“Tarihe Düşülen Notlar”ı yayınlayacağım... Beş kitap mı, altı kitap mı... Kaç kitap olacak bilemiyorum, “Tarihe Düşülen Notlar” dan, Türkiye’nin nereden nereye geldiğini, adım adım hükûmetin nasıl “zımmî ortaklık” kurduğunu göreceksiniz.
Türk düşmanlığı tescilli olanların kalemleri kırılmalıdır. Bunun “basın hürriyeti”yle, “ifade hürriyeti”yle ilgisi yoktur... Adam “Türk düşmanı” da olsa gerçekleri yazar ve biz “Türkler” uyanırız. Bir sözümüz olamaz ama Türkiye’de şu anda yaşananlar “gerçekler”i yazmak değil, “gerçekler”i saptırmaktır.
Gazetecileri topladınız, ilim adamlarını, yayıncıları topladınız, “ifade hürriyeti” nde çok “hassas” olan Batı ne der sonra bize!
Türkiye’nin kaosa girmesine ve giderek zayıflayıp çökmesine için için sevinecek birçok kesim, “Batı ne der”e sarılmıştır.
Batının ne dediği umurumda mı?!
Ben, insanımı düşünüyorum, ülkemi düşünüyorum!
“Batı”nın ne dediğini gördük...
Alenen 74 milyon Türk’ü karşısına alarak Ermeni soykırımını kabul etmeyenlerin hapis yatacağını ve para cezası ödeyeceğini ilân etti.
İlim adamı nasıl araştırma yapsın, gazeteci gerçekleri nasıl haykırsın!
İşte “Batı” size!
Mehmet Âkif rahmet istedi... 27 Aralık onun da ölüm yıldönümü. Batıyı kastederek ne diyor:
“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!”

***


KCK’nın başı Abdulllah Öcalan ve Kandil temsilcisi Murat Karayılan... Bunu kendileri açıkladılar. Öyleyse KCK’yı meşru görebilir misiniz? Bırakın KCK’yı, BDP de artık “meşru” değildir.
Tutuklanan gazetecilerin, ilim adamlarının, yayıncıların neyle suçlandıklarını iddianameler ortaya çıkınca göreceğiz...
Eğer -PKK’ya sempati duysalar dahi- delilsiz, eften püften sebeplerle hürriyetleri ellerinden alınmışsa biz de olan bitenler karşısında sessiz kalmayacağız.
“Batı ne der” için değil, insanlık için!

Yazarın Diğer Yazıları