Fezlekeleri sulandırmayın!
Suç varsa ceza da vardır.
Beş milletvekili hakkında düzenlenen fezlekeler nihayet TBMM Başkanlığı'na gönderildi. Hemen sulandırmalar başladı: "5 milletvekilini hapse atınca bitecek mi?!"
1994'te de bazı HEP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmış ve tevkif edilmişlerdi. Kimileri de yurt dışına kaçmışlardı. Yurt dışına kaçanlar PKK'nın Avrupa kolunda birtakım başkanlıklar üstlendiler. Bizim andavallı gazetecilerimiz de onların fikirleri varmış gibi, arada bir gidip görüşlerini alırlar. Daha önce Şam'ı, Bekaa'yı, sonra Kandil'i ayakyolu bellemişlerdi!
Hep bu tür yayınlar yüzünden Ak Parti hükûmeti PKK'dan medet umdu. Aldandıklarını çok geç anladılar. (Belki hesaplarına uymadığı için ilişkiyi kestiler.)
Meselenin sosyolojik ve psikolojik cihetini anlamaya çalışıyorum. PKK, bizde bazı kesimlerde neden itibarda oldu? Sık sorarım bu soruyu: PKK Marxist, ateist temele dayanmasaydı, bunca sol, bunca liberal, kapısında kuyruğa dizilir miydi?
"İslâmcılar" bile propagandalara kanıp PKK'ya kıymet verdiler, M. Kemal'e yüklenmeye bahane yaptılar.
HEP, DEP, HADEP... PKK uzantısı olduğu için kapatıldı. HDP kapatılma cezasını çoktan hak etti. Nasıl olsa yedek partiyi ayaklandırırlar diyorsanız... Türkiye'de iyi kötü bir demokrasi var. Kanunlar cevaz veriyor. Kuracaklardır. Yine suç işlerlerse kapatılacaktır. Mesele bu kadar basit! Kimileri, "Suçlu şahıs olmalı, parti olmamalıdır." diyor, kimileri "Aslında kapatılmayı bin defa hak etti ama parti kapatılmasına karşıyım!" diye yazıyor. Anayasa'nda 68/4 maddesini açın okuyun! Birilerinin şahsî fikrine değil; kanunların maddelerine itibar edilir. Eğer hüküm verenler, kanunları uygulamazlarsa, ileride suçlu duruma düşmeyecekler mi?
50'dan fazla insanımızın hayatını yitirdiği, HDP/PKK'nın eş başı Selahattin'in kışkırttığı 6-7 Ekim hâdiseleri ardından HDP kapatılmalıydı. Tedbir baştan düşünülmelidir; PKK-severlerin ağzına bakılmamalıdır.
Kanunlar işletilmezse bir ülkede haktan, hukuktan bahsedebilir miyiz?
Ahmet Davutoğlu çıkmış, "1994'teki gibi, milletvekilleri apar topar gözaltına alınmayacaklar" diye ahkâm kesiyor. O gözaltı şekline çirkin diyenler PKK'lılar ve PKK-severlerdir. Basın-yayın organlarında cırtlak sesleri fazla çıktığı için birileri fazla etkilenmişler. Maalesef sizin de, o birilerinin içinde olduğunuz anlaşılıyor.
İsterseniz, beş milletvekilini gözaltına alırken limuzin gönderin, polislerimize de frak giydirin, TBMM'nin kapısından dokunulmazlıkları kaldırılmış milletvekillerini tazimle arabaya buyur edip Emniyet'e götürsünler!
Kanun ne ise odur; kimseye imtiyaz tanınamaz.
Yayıncılarımıza bir çift sözüm var: HDP/PKK'nın eş başı Selahattin'in her sözü saptırıcıdır. R. T. Erdoğan'a, A. Davutoğlu'na cevap diye onların beyanlarının hemen ardından Selahattin'in ajitasyonlarını yayınlıyorsunuz. Adamın neyi nasıl çarpıttığına dikkat etmiyor musunuz! Nedir bu PKK-severlik!