Fâtih kim? Reis mi?!
İstanbul'un fethi kutlamalarını milliyetçiler başlattı, sonra milliyetçiler durdurdu, İslâmcı cenahı birden fetih ruhu sardı. İstanbul'un fethini kutsî havaya büründürdüler. Herhâlde bunda "İstanbul fetholunacaktır…" diye başlayan hadisin tesiri olsa gerek. (Hadisin isnadı tektir; pek bilinmeyen bir sahabedir. Onun için muhaddisler kuşkuyla yaklaşmaktadır. Küffara karşı cihatta, bu sözlerin söylenmiş olabileceği var sayılarak, tek râvi de olsa, "güvenilir" hadis kaynaklarında yer almıştır.)
Devletler de canlılar gibi; ilelebet yaşamıyor. Gün geliyor yıkılıyor. Kâinatın düzeni böyle... Bizans, içten çürümüş, dıştan daralmıştı. Fetih Osmanlı'ya nasip oldu.
Yunanistan'ı kurduran ve büyüten Megali İdea'dır.
"Megali İdea" ("Büyük Ülkü") adlandırması Yunanlıların Osmanlılara karşı verdiği bağımsızlık savaşında önemli rol oynayan İoannis Kolettis'e (1773-1847) aittir. Yunan Meclisi'nde şöyle açıklamıştır:
"Yunanistan Krallığı, Yunanistan değildir. Yunanistan'ın sadece bir parçası, en küçük, en yoksul bir parçasıdır. Yunanlılar, sadece krallık içinde oturanlar değillerdir, aynı zamanda Yanya'da ya da Selanik'te, Serez'de ya da Edirne'de, İstanbul'da ya da Trabzon'da, Girit ya da Sisam Adası'nda, Yunan Tarihine ya da Yunan ırkına bağlı başka yerlerde oturanlar da Yunanlıdır. Helenizm'in iki büyük merkezi vardır: Krallığın başkenti Atina'dır, İstanbul (Kostantinopolis), büyük başkent, bütün Yunanlıların kenti, düşü, umududur." (M. L. Smith, Yunan Düşü, Ankara 2002, s. 17).
Birinin sevinci diğerinin acısı olabiliyor. Rumları her zaman anlamaya çalışmış, bunun için Yunanistan'da -Aynaroz'da papazlar da dâhil-, Türkiye'de -Bartholomeos da dâhil- görüşmelerim olmuştu. Benin düşüncem; hangi fikri taşırsa taşısın, insanın kazanılması için adım atılmalıdır.
İstanbul'un fethiyle ilgili her yıldönümünde surlara yalın kılıç saldırmalar, gemi yürütmeler, siyasîlerin mitingleri bence manasız, cıvık hareketlerdir.
Tarihi tersine döndüremezsiniz. Yunanlılar Megali İdea taşıyabilirler; Türklerin "Turan" ideali taşıdığı gibi. ("Turan" idealine sıkı sıkıya bağlıyım!) Her milletin bir ideali vardır. Bu ideal, hiçbir zaman bir başkasını rahatsız edecek noktayla gelmemelidir.
Savaş şartlarında olanları bir tarafa bırakalım (Neler yaşandığı "Akşemseddin Fatih Fetih" kitabımda vardır.), Osmanlı Rumlara her türlü imtiyazı sağlamıştır. Yüzyıllar boyu tabiri caizse "kaymak tabaka" Rumlardı. (Bütün gayrimüslim unsurlar da diyebiliriz.) Ezilen, hor görülen ise, ülkenin asıl sahibi Türklerdi.
İstanbul'un fethi elbette her yıl hatırlanacaktır; fakat, gerçekçi olmalıyız. Öyle hatırlamalıyız ki, Yunan ilim adamları da dâhil bütün dünyadan ilim adamlarını İstanbul'da toplayabilmeliyiz; tarihe ışık tutsunlar, bizi aydınlatsınlar. Yunan ilim adamlarının ağzından Bizanslıların yenilgilerinin sebeplerini, Türklerin kazanmalarının ana saiklarını dinleyebilmeliyiz. Bu tür ilmî alışverişler iki tarafın da yararınadır.
Derim ki; madem fâtih sensin, büyüklük sende kalsın, yalınkılıç ortaya çıkma, fetih günlerini siyasî malzeme yapma!
Kaç zamandır Ak Parti iktidarları "Fâtih'siz" fetih günleri düzenliyor. Fâtih yoksa kim var? R. T. Erdoğan! Görüyoruz ki, çağlar üstü en büyük fâtih o! Yapmayın!... Aklıselimle düşünün; ilmi öne çıkarın. An gelir çok fena yere çakılırsınız!