Ey iman edenler! Nerelerdesiniz?

Fransa'da aralarında eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, üç eski başbakan, Yahudi ve Hristiyan cemaati temsilcileriyle yazarların da bulunduğu 300 kişinin imzasıyla yayımlanan, "şiddet ve Yahudi karşıtı fikirleri yaydığı gerekçesiyle Kur'an-ı Kerim'den bazı ayetlerin çıkarılması" yönündeki bildiri Türkiye'de ve İslâm dünyasında nasıl karşılandı?

Türkiye'de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Sekreteri Aytun Çıray, eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bu girişime sert tepki gösterdi. Diyanet İşleri Başkanlığı da bir bildiri yayınladı! Birkaç siyasi kişi açıklama yaptı.

Başka bir tepki duydunuz mu?

***

Lafa gelince "Bu ülkenin yüzde 99'u Müslümandır!" diyoruz. Dini siyasete alet etmek suç ve ondan önce günah olduğu halde, siyasilerimizin birçoğu dinden geçiniyor! Bir sürü cemaat veya tarikat var, sivil toplum kuruluşları var! Var oğlu var!

Yani siyasi liderler ve Diyanet tepki gösterince, herkes tepki göstermiş mi oldu?

Ey iman edenler! Nerelerdesiniz?

Durum böyleyse, siyasi veya dini liderlere biat etmiş ve onların çizgisinden çıkmayan bir toplum yapısı içinden elbette başkaca bir çıkış beklenemez!

Fakat bu tablo iyi bir tablo değildir. Zira, kendi davranış modelini liderlere veya kanaat önderlerine havale etmiş insanlar, haksızlık karşısında da susar, sesini çıkaramaz. Başına gelenlerden dolayı hakkını arayamaz ve her şeyi Allah'a havale eder! Hakkını korumak için kılını bile kıpırdatmazsan, senin işini Allah neden üstlensin? Allah, "sana akıl verdim" diyor.

***

Lider kültü, toplumsal olaylarda, seçimlerde, kalkınma projelerinde, savaşlarda elbette lâzımdır, gereklidir. Fakat bir toplumda gelişme olabilmesi, her bireyin bağımsız düşünme ve ifade etme yeteneğine sahip olmasına bağlıdır. Lider ne derse papağan gibi tekrar eden insanlardan oluşan bir toplum, kendi kültürünü, çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne taşıyabilir mi? Hani "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller" olacaktık?

Üstelik Fransa'daki çıkış Ramazan öncesine denk gelmiştir. Ramazan, Türkiye'de pide, iftar çadırları, Ramazan sayfaları, magazinleşmiş televizyon programları, birkaç film gösterimi ile geçiştiriliyor.

Peki asıl olan nedir?

Asıl olan, okumak ve düşünmektir! 84 milyonluk Türkiye, mültecilerle birlikte 100 milyonluk bir ülke oldu!

Bu kadar insan içinde, İslâm dininin temeli olun Kur'an'ı Kerim'i anlayarak okuyan kaç kişi vardır? Bırakın milyonlarca insanı, din görevlileri arasında, Kur'an'ı Türkçe okuyup anlayan kaç kişi vardır? Anlamını bilmeden okumakta hiçbir hayır olmadığını söyleyen Hz. Ali'dir.

Sünni toplum olarak, "uydum imama" diyerek acaba bir alışkanlık mı kazanıyoruz da dinimize yönelik fikri bir saldırıya karşı tepkiyi de "siyasi imam"lardan bekliyoruz?

***

Tayyip Erdoğan'ın "Acaba ömürlerinde kendi kitapları İncil'i, Tevrat'ı, Zebur'u hiç okumuşlar mıdır? Okusalar herhalde İncil'in de yasaklanmasını isterlerdi." sözleri doğrudur ama iğneyi de kendimize batıralım. Kur'an'ı Kerim'i okuyan bir toplum muyuz biz? Okusaydık, liderlerin tepkisiyle yetinir miydik?

Üstelik Erdoğan, "Biz sizin ne denli aşağılık olduğunuzu biliyoruz" derken "Biz sizin kutsallarınıza saldırmayacağız" sözünün değerini sıfırlamış oldu.

Siz, kendinizi değil, Türk Milleti'ni temsil ediyorsunuz! Bu üslûba ne gerek var?

Evet, Binali Yıldırım'ın söylediği gibi söz konusu bildiri, "bir cehalet manifestosu" olabilir ama sizin vereceğiniz cevap ibret verici olmalıdır, aşağılayıcı değil! İslâm'a bu yakışırdı.

Yazarın Diğer Yazıları