''Et alamayan, kuzu kestirsin, altınları da devlete versin!''
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, TV100''de Pınar Işık Ardor''un programında hayat pahalılığı ve zamlar üzerinde konuşurken "Her mesele ekonomik... Ben kasaba gidip 100 liralık et almıyorum. Gidip kuzuyu kestiriyorum ya da toplu bir hayvanı oradan parçalayıp alıyorum. Şimdi buna dikkat ediyorum. Buna herkes dikkat edebilir. Herkes bu imkânı bulamayabilir, bu ayrı mesele..." dedi.
Destici''nin bu talihsiz konuşması hemen herkesin aklına 16''ncı Louis''in eşi Marie Antoinette''e mal edilen "Ekmek bulamayan pasta yesin" sözünü getirdi.
"Mal edilen" diyorum zira Fransız devriminin fikir babası Jean-Jacques Rousseau, "İtiraflar" adlı kitabında bu sözün asıl kaynağını açıklamıştır. Rousseau''ya göre saraydaki küçük prenseslerden biri oyun oynarken mutfaktaki hizmetçilerin "ekmek bitti" dediğini duyunca, "ekmek yoksa kek var" demişti. "Brioche" adı verilen yumurtalı kek saraydaki yemeklerde ekmek yerine verilirdi. Marie Antoinette ise bu sözün söylendiği ifade edilen tarihte küçüktü ama henüz Fransa''da değildi! Rousseau''nun kitabında naklettiği bu söz, sonradan ona yakıştırıldı ve giyotinle idam edilmesini meşrulaştırmak için kullanıldı.
Mustafa Destici''nin "Ben et almıyorum, kuzu kestiriyorum" sözü de "et alamayan, kuzu kestirsin"e dönüştürülebilir! Tabii, bu sözün hukuken bir yaptırımı yoktur ama siyasi karşılığı olacaktır...
Ağızları açık bırakan bir açıklama da Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen''den geldi. Sekmen "Kur garantili TL mevduat hesabı" modelini önerenlerden biri olduğunu belirterek, "Yeni bir öneride daha bulundum. Şu anda ''yastık altında bulunan altınları da getirin'' diyor devlet. Benimki o değil. Ben de diyorum ki kimin kolunda bileziği, küpesi, altınla alakalı nesi varsa, tartılsın, onlara bir değer biçilsin, bir sertifika tanımlansın. O sertifikayla beraber, bankada kiralık kasaya konulsun devletin kontrolünde... O süre içerisinde devlet bunları teminat olarak tutsun. Bir düğünde, takı zamanında ihtiyacı varsa gelip alsın, o sürede izinli sayılsın, kullansın, tekrar getirsin aynı sertifikayla kasaya koysun. Böylelikle tonlarca altın Allah''ın izniyle devletin zimmetinde olacak ve devlet bunun karşılığında her türlü yatırımını yapabilecek. Bunlarla alakalı her türlü finansal araçları da kullanılabilecek." dedi.
Bazı vatandaşlar, "Nasıl yani, takıyı takanlar düğünden sonra yeni evlilerden geri mi alacak da tekrar banka kasasına koyacak?" diye soruyor!
Sekmen esas olarak, "Altını zimmetine alan devlet bunu teminat olarak tutsun, her türlü yatırımda kullansın" diyor.
Sekmen, "Tartılsın, onlara bir değer biçilsin, bir sertifika tanımlansın" önerisiyle "devlet, halkın elindeki altına, bankaya yatırma mecburiyeti getirerek el koysun" demiş oluyor.
Tarihte bunun bir örneği var. ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, 1933''te bir kanun hükmünde kararname çıkararak halkın altın bulundurmasını yasaklamıştı. Herkes, altınını bankaya yatıracak ve belirlenen fiyat üzerinden kendisine sertifika verilecekti. Yani bir kâğıt parçası! Nitekim altınını bankaya yatıran herkes yüzde 40 zarar etti.
Sekmen''in önerisi de bu aslında!
Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez ise "Bir günde bir ülkenin parası yüzde 25 değer kaybeder mi? Ediyor. Türkiye''nin batmasına engel olan tek şey yastık altın varlıkları." diyordu.
Tabii, "ABD battı mı?" diye sorulabilir. Ülke batmadı ama ABD halkı, bu kararla, Federal Rezerv sahiplerine köle edildi! Türkiye''de Türkler, kime köle edilecek?