Erdoğan'ın tek çıkar yolu...
Tayyip Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak yaptığı parti grubu konuşmasında, Rize''de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener''e gösterilen organize tepkiye sahip çıktı! Erdoğan, "Burası Rize... Rize''nin uşağına bu şekilde hakaret edip, Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan yapılacağı budur. Gelin hanıma çok ileri gitmeden ders verdiler. (…) Bu daha bir! Daha neler olacak. Bunlar daha iyi günler." dedi.
Bu ifadede, bir muhalefet partisi genel başkanına dönük organize tepkinin bundan sonra da devam edeceği uyarısı var. Uyarıdan öteye "Bu daha bir! Daha neler olacak. Bunlar daha iyi günler." diye korkutulmaya, sindirilmeye çalışılıyor. Yani muhalefet gezmesin, sorunlara sahip çıkmasın, İkizdere''de veya Kazdağı''nda olduğu gibi doğanın katledilmesine karşı çıkmasın!
***
Netanyahu''ya benzetilmeye karşı tepki gösterebilirsiniz ama bunu siz de sözle ifade edersiniz… Bir siyasi parti genel başkanına karşı parti mensuplarınız örgütlenerek sokağa dökülür, siz de onlara sahip çıkar ve eylemi överseniz, hukuk devletinden bahsedemezsiniz.
Kaldı ki tehdit edilen sadece Akşener değildir. Tehdit edilen demokratik hukuk devletidir! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da devletin bütün üst düzey yetkililerinin bulunduğu bir şehit cenazesinde örgütlü bir saldırıya maruz kalmış, linç edilmek istenmiş, sığındığı ev yakılmak istenmiş, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, eline megafonu alarak "Benim ve arkadaşlarımın cesedini çiğnemeden bu eve giremezsiniz" deyince, gözü dönmüş saldırganlar ancak durdurulabilmişti... Bir süre sonra da Uzunkaya görevden alınmıştı!
***
Etki, eşit ağırlıkta tepkiye sebep olur! Bu bir fizik kuralıdır. Önüne geçemezsiniz. Tabii ilk etkinin Netanyahu benzetmesi olduğu iddia edilebilir. Hayır, tepki aşırıya kaçarsa, bir hakkın kullanılmasını önlemeye dönük olursa orada fizik kuralı değil, terör estirmek söz konusudur. Hem de parti terörü.
Şimdi muhalefet de benzer tepkiler mi örgütlesin? Siz yapıyorsanız, onlara da bu hak doğmuş olmaz mı? Herkes taraftarını sokağa dökerse ülke ne hale gelir? Yoksa onlar da gazeteci mi dövdürsün? Bu yol, yol değildir.
***
Bunun dışında Erdoğan''ın, uzun yıllar devletin kontrol ettiği bir suç örgütü lideri tarafından suçlanan Süleyman Soylu ve Binali Yıldırım''a sahip çıkması, geri dönüşü olmayan bir yolun başlangıcı olabilir.
Yalnız Erdoğan''ın, "Ülkemizi suç örgütleri üzerinden hem içerde hem uluslararası alanda kıskaca almak, bundan siyasi sonuç üretmek peşindeler. Ortada makul hiç bir sebep olmadığı halde seçimin 2023''te yapılacağını söylememize rağmen erken seçim teranesi tutturanların sufleyi nereden aldıkları malumdur. Boşuna uğraşmayın, seçim Haziran 2023''tür. Seçimle veya seçimsiz iktidar sözü edenleri de unutmamak gerekiyor." sözleri üzerinde de durmak gerekir.
ABD ve Batı Avrupa basını, Sedat Peker''in açıklamalarını yayınlarken dünya uyuşturucu trafiği üzerinde hiç durmuyor, çünkü bu trafiğin ABD istihbaratı tarafından yönetildiğini biliyorlar. Peki ne yapıyorlar? Türkiye''nin çöktüğünü, Tayyip Erdoğan''ın ülkeyi iflas ettirdiğini yazıyorlar. Bu yayınlardan, iktidarın seçimsiz değişmesinden bahsedenlerin Erdoğan''ın ABD ve AB tarafından istifaya zorlanacağı yolunda bir bilgiye sahip oldukları sonucu da çıkarılabilir.
Burada önemli olan AKP, CHP veya İYİ Parti''nin ne olacağı değil, Erdoğan''ın da değil, Türkiye''nin geleceğidir. Hukuk devletini yeniden tesis etmek, iktidar için de tek çıkar yoldur ama Erdoğan, Rize olayları yorumunda ve iddialar konusunda yaptığı gibi tam tersine davranıyor!