Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

Erdoğan, Satürn-5, Buzdolabı

Geçen Cuma Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını dinlerken bir ara 2002 yılına gittim. Demokrasi, AB, refah, büyüme, gelir dağılımında adalet hayallerimiz vardı… 2020 yılına geldiğimizde ise hilafet, baskı, hapis, durgunluk, işsizlik acı gerçeklerimiz oldu.

Yazının başlığındaki Satürn-5 nedir, konuyla ne alakası var diyebilirsiniz. Açıklayayım: Satürn-5, Alman roket bilimci Wernher von Braun öncülüğünde Boeing, North American Aviation, Douglas Aircraft Company ve IBM firmaları ile beraber tasarlanmış, Amerikan Uzay Dairesi (NASA) tarafından 1967-1973 yılları arasında kullanılmış, insan taşıyabilen devasa roketlerdir. Amerika bu roketlerle Ay'a gitmeyi başarmıştır.

Amerika 1970'lerde Satürn-5 roketlerini, 30 Temmuz 2020 yılında ise NASA'nın "Mars'a Geri Sayım" projesi dahilinde Kızıl Gezegen'e yolladığı araştırma robotu 'Perseverance Rover' Türkçesi 'Sonuna kadar direnen serüvenci' isimli makineyi konuşmaktadır.

Türkiye'nin başarı olarak konuşacağı konular buzdolabı ve montaj otomobil üretim sayıları mı olmalıdır?

Kennedy 1960'larda; "Ay'a gideceğiz çünkü bu zor bir iş. Tüm enerjimizi kullanıp bunu yapacak ve bu iş bittiğinde daha iyi kişiler olacağız!" demeseydi, bu hedefi başkan olarak Amerika'nın önüne koymasaydı, Ay'ın fethi gerçekleşir miydi?

Peki binlerce yıllık tarihi olan aziz Türk milletinin ufku buzdolabı ile sınırlanabilir mi?

Rakamlar geriye gittik diyor

Yukarıda yazdıklarım AKP'ye gönül vermiş vatandaşlarımızda bir farkındalık yaratmayabilir. O zaman sözlerin yerine rakamları alalım. Büyük 2001 Krizi'nin devam ettiği 2002 Türkiye'si ile 2019-2020 Türkiye'sini kıyaslayalım:

*Büyüme 2002 yılında %6,2 2019'da %0,9

*İşsizlik 2002 yılında %9 2020'de %13

*Bütçe Açığı 2002 yılında -14 milyar TL 2020 ilk 6 ay -110 milyar TL

*Türkiye Net Dış Borcu 2002'de 78 milyar dolar 2020 1.çeyrekde 256 milyar dolar

Şimdi bu rakamlara bakarsak Türkiye'nin iyiye gittiğini söyleyebilir miyiz?

AVM'ler dolu, plajlar dolu, eğlence yerleri dolu diyenlere ise şunu demek gerek, borçla ya da belirli bir kesime akıtılan kaynaklarla oluşturulan yalancı cennetler sonsuza kadar sürer mi?

Sürmeyeceğini çok yakında göreceğiz…

Yazarın Diğer Yazıları