Erdoğan-Demokrasi çatışması
Recep T. Erdoğan’la demokratik güçler arasındaki “meydan savaşı” bütün hızıyla sürüyor. Yeni bir durumla karşı karşıyayız. R.T. Erdoğan bizzat halktan aldığı yüzde 52 oyu, demokratik partiler karşısında silâh olarak kullanmakta ve her fırsatta “Beni halk seçti.” demektedir.
Hâlbuki, darbeler dışında, diğer cumhurbaşkanlarını da halk seçmiştir. Tek fark, R.T. Erdoğan’ın doğrudan halkın, diğer cumhurbaşkanlarını ise halkın vekilleri olan milletvekillerinin seçmesidir.
Mecliste sayı tartışması çıkmasın, seçim tıkanmasın diye halka gidilmiştir. Hepsi bu!
Seçimlerde oy kullanan bir fert ve halkı haberdar etmekle mükellef bir gazeteci olarak R.T. Erdoğan’ın şu sözüne çok içerlerdim. Muhterem diyor ki:
Adana’da da yine aynı şekilde müracaat etmişler. Vali Bey’e dedim ki: ’Bak, geleceğim, ben orada konuşacağım çünkü ben cumhurun başkanıyım, halkımın başkanıyım.’Dolayısıyla halkımla benim arama girmeye kimsenin gücü yetmez.”
Vatan Partisi Adana’da miting yapmak istiyor. Bunun üzerine Beyefendi valiyi arıyor: “Ben geliyorum. Ona göre ha!..”
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), R. T. Erdoğan tarafından valiye verilen emirden vazife mi çıkardı? Seçim dönemlerinde siyasî partiler öncelikli olduğu hâlde (İzmir’de MHP, Gündoğdu Meydanı’nı R. T. Erdoğan’a rağmen almıştı.), bu defa Adana’da meydanı R.T. Erdoğan’a veriyor. YSK bir karar daha alıyor: “Dombra” şarkısının yeni versiyonu R.T. Erdoğan için bestelenmiş. AKP mitinglerinde çalınamazmış. R. T. Erdoğan için olsa ne yazar, AKP için olsa ne yazar.
YSK üyeleri neden R.T. Erdoğan’ın haksız taleplerine karşı duramıyorlar?!
7 Haziran akşamı göreceğiz... Bütün bilgiler AKP’nin düşüşte olduğunu gösteriyor. R.T. Erdoğan bile Ak Parti’deki rehavetten bahsediyor. (Burada rehavet “isteksizlik” anlamına kullanılmıştır aslında!) Beyefendi bunu diyorsa biz “rehavet”i “çözülme” diye okuyabiliriz. Zaten en katı yandaş kalemler bile partinin eski dinamiğinin olmadığını yazıyorlar. (Ne olur ne olmaz endişesi... İşler ters giderse, seçim sonrası “Ben demiştim.” diyecekler!).
Beyefendi cumhurun (halkın) başkanıymışmış! Seçime giren partiler kimin partisi? Halkın değil mi? 7 Haziran’da seçime Cumhurbaşkanı girmiyor, partiler giriyor! AKP propagandası için her yolu deniyor R. T. Erdoğan; Anayasa’yı paspas yaptı! YSK, pek alâ “Cumhurbaşkanı’nın toplu açılış törenleri tertip etmesi, seçim sath-ı mailinde kargaşaya sebep oluyor, partilerin seçim çalışmalarını engelliyor.” diyerek seçim sonrasına bıraktırabilirdi.
Adana’da Vatan Partisi, R.T. Erdoğan’a rağmen meydanda toplanırsa ne olacak? İnsanları topla tüfekle mi çıkaracaksınız?! YSK çok tehlikeli kararlara imza atıyor.
İstanbul Kazlıçeşme’de MHP miting yapmak istiyor. Bu yazıyı yazana kadar hâlâ cevap verilmedi. Niye? Beyefendi, 30 Mayıs’ta İstanbul’un altını üstüne getirecek; saçıp dağıttıklarını toplamak vakit alıyor! Olacak şey mi? MHP İstanbul İl Başkanı M. Bülent Karataş, “31 Mayıs’ta Kazlıçeşme’de olacağız.” diyor. Haklı... Çok kişi inadına gidecek, ben de inadına gideceğim! On binlerce, yüz binlerce insanı nasıl engelleyeceksiniz?
Çatışmacı zihniyet sahibi Saray’dır; siyasî partiler değil!