En yaratıcı meslek

Yasa dışı iş yapıp pek çok kişinin canını yakıyorlar ama son derece zeki ve yaratıcı oldukları da bir gerçek.

Dolandırıcılardan bahsediyorum.

Bazılarının icra-ı sanatları sırasında sergiledikleri performans karşısında şapka çıkarmamak mümkün değil.

Şöyle bir arşiv taraması yapınca bunun hem dışarıda hem bizde çarpıcı örnekleriyle karşılaşılıyor:

-Fransa’da 1889’da açılan Eyfel Kulesi’ne Guy de Mapusassant, Alexander Dumas, Emile Zola gibi ünlü yazarların da aralarında bulunduğu milyonlarca Fransız, “Paris’in ortasında demirden bir ucube, akıl almaz bir çirkinlik abidesi” diye tepki gösterirler, yıkılmasını isterler.

Tartışmalar yıllar boyunca sürer.

1923 yılına gelindiğinde merkezi yönetim de kulenin yıkılmasına sıcak bakmaya başlar, kimin tarafından nasıl yıkılacağını, hurdasının ne yapılacağını araştırmaya koyulur.

İşte tam bu sırada Çek asıllı Victor Lustig ortaya çıkar ve devletin yakında yıkılacak olan kulenin demirlerini satma görevini kendisine verdiğini belirterek o demirleri hiç de azımsanmayacak bir rakama bir inşaat firmasına satmayı başarır.

Dolandırıcı bununla yetinmez.

Kulenin demirlerini ikinci defa bir başka firmaya satmak isteyince polisler peşine düşer, ABD’ye kaçar.

...

-Osmanlı’nın çöküş dönemi...

İstanbul yönetim açısından tam bir keşmekeş içindedir, asayiş diye bir şey kalmamıştır.

Eyüplü dolandırıcı Halit’in arayıp da bulamadığı şeydir bu.

Birkaç yakın arkadaşıyla sahte bir karakol kurar.

Karakoldaki sahte polislerin görevi asayişi sağlamak değil asayişi bozanları yakaladıktan sonra aldıkları para karşılığı serbest bırakmaktır.

Sahte karakol uzun süre faaliyet gösterir.

...

-Sahte karakol olayı Cumhuriyet döneminde de karşımıza çıkar.

1954 yılında polislikten emekliye ayrılan üç arkadaş aldıkları emekli maaşıyla geçinemeyeceklerini anlayınca İstanbul’un Küçükpazar semtinde sahte bir karakol kurarlar ve tıpkı Osmanlı dönemindeki ataları gibi yakaladıkları suçluları mahkemeye çıkarmayıp para karşılığı serbest bırakmaya başlarlar.

Bu macera yıllar sonra anlaşılır ama sahte karakol kuran üç arkadaşın üstüne fazla gidilmez. Dönemin emniyet yetkilileri, dolandırıcılığın ortaya çıkmasının kendilerini de zor durumda bırakacağını düşünerek işi kapatırlar, sahte karakolun yerine gerçek bir karakol açarlar.

(Bu arada şunu belirteyim: 1918 ve 1954 yıllarındaki sahte karakol olaylarından esinlenilerek 2011’de “Öz Hakiki Karakol” isimli bir film çevrildi. Filmin senaryosunu İbrahim Güler ve Erdal Bektaş yazdı, yönetmenliğini İbrahim Güler yaptı, başrolünde Cengiz Bozkurt oynadı.)

...

-Cumhuriyet dönemindeki dolandırıcılık olayları arasında ben birinciliği Selçuk Parsadan’ın kendisine dönemin üst düzey bir askerî komutan süsü vererek Başbakanı Tansu Çiller’i araması ve örtülü ödenekten milyonlarca lira koparmasına veririm.

Şeytanın bile aklına gelmeyecek bir yöntemdir bu.

Parsadan sonunda yakalanır, hapse atılır.

Cezasının henüz bir bölümünü çekmişken hastalanıp hayatını kaybeder.

-Türk uyruklu kişilerin de içinde yer aldığı yasa dışı bir örgüt Gana’da sahte Amerikan Büyükelçiliği açar, başta vize başvuruları olmak üzere çeşitli elçilik faaliyetlerinde bulunur.

Dolandırıcılık ancak 10 yıl sonra 2016 yılında anlaşılır. Başta BBC olmak üzere dünyanın çeşitli yayın organlarında günlerce haberleri yayımlanır.

...

-Ünlü dolandırıcı Sülün Osman’ın hikâyesini geçen yazımda özetlemeye çalışmıştım.

Burada onları tekrar etmeyeyim.

Ancak onunla ilgili yeni öğrendiğim bir bilgiyi aktarmakta yarar var.

Anadolu’dan İstanbul’a eğlenmeye gelen “Hacıağa” dediği zengin ve saf kişilere sattığı bir mal var ki öğrenince pes dedim doğrusu.

Boğaz’a demirlemiş Amerikan donanmasından bir savaş gemisini turistik gemi diye yüksek bir fiyata satmayı başarır Sülün Osman.

...

-Cumhuriyet döneminin büyük dolandırıcılık olaylarından biri de Abidin Cevher Özden’in (Banker Kastelli) yüz binlerce kişiden topladığı milyarlarla yurt dışına kaçmasıdır.

Yakalanıp yurda getirilir. Yıllarca cezaevinde yattıktan sonra serbest kalır.

Yaşlılık günlerinde bürosunda başına dayadığı tabancayla intihar eder.

...

Hayvancılık yapacağını belirterek kurduğu Çiftlik Bank isimli şirket aracılığıyla binlerce kişiyi çarpan “Tosuncuk” lakaplı Mehmet Aydın yurt dışına kaçar ama sonunda yakalanıp yurda getirilir.

Halen cezaevinde bulunuyor.

...

-Kripto para borsa şirketi kurup binlerce kişiden topladığı paralarla yurt dışına kaçan Faruk Fatih Özer, 2022’de yakalanır ve 2023’ün Nisan ayında yurda getirilip mahkeme karşısına çıkarılır.

Bu olayda çoğu genç yatırımcının zar zor biriktirdikleri milyonlarca dolar batar.

...

Bir banka müdiresinin, aralarında futbol dünyamızın ünlü isimlerinin de olduğu kişilerden yüksek faiz vaadiyle topladığı paraların bir bölümünü batırması ve yakalanıp cezaevine konulmasıyla, sosyal medyada ünlenip kimi karanlık işlere bulaşan fenomenlerin geçmişte benzer işleri yapanlarla yarışıp yarışamayacakları, dereceye girip giremeyeceklerini söylemek için henüz erken.

Yargı aşamasında bunu da öğreneceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları