Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

'Ekonomik çöküş için yüksek bir risk…'

Okurlarımız hatırlayacaktır 19 Ağustos tarihli yazımızda şu soruyu sormuştuk: Maliyedeki çöküşün bedelini ödemeye hazır mısınız? Zira Türk maliyesi yanlış ekonomi politikaları nedeni ile Ocak-Temmuz arasında 139 milyar TL açık vermişti. Yine aynı dönemde alınan borçlara ödenen faiz ise 79,5 milyar TL olmuştu.

Elbette bu açık kapatılmak zorundaydı ve bunun için de zamların geleceğini söylemiştik. 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın coşkusunu yaşarken, gece yarısı ülke gündemine Cumhurbaşkanı kararıyla orta ve üst grup otomobillere yapılan büyük ÖTV zamları düştü. Bütçedeki açık muazzam boyutlara ulaşmışken, 2018 Ağustos'tan beri yaşadığımız durgunluğa bir de 'Virüs Etkisi' eklenmişken, önümüzdeki günlerde zamların, vergilerin, mükelleflerin ve hane halklarının üzerine dolu misali yağacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Zamların enflasyon yaratarak vatandaşları fakirleştirmesi bir yana, ekonomi yönetimi açığı kapatmak için geçtiğimiz günlerde çok tehlikeli bir yola girdi.

Yabancı para ile yapılan iç borçlanmanın toplam iç borca oranı Temmuz'da yüzde 21'e yükseldi. Bu oran 2018'in Kasım ayında sadece yüzde 0,2 seviyesindeydi. Nereden geldiğimizi kıyaslamak için şöyle bir rakam verebiliriz; 2018 sonunda 247 milyon dolar olan yabancı para iç borç tutarı, Temmuz itibariyle yaklaşık 32 milyar dolara çıktı.

Peki bu durumun sakıncaları neler? Birincisi, döviz yukarı gittikçe oluşan kur farkının faturası vatandaşa çıkacak. İkincisi, Türk Lirası'na itibar kazandırmak isterken dövizle borçlanmak ne derece doğrudur? Hükümet vatandaşı dolar almakla suçlarken kendisinin dolarla borçlanması bir çelişki değil midir?

Kurdaki artışlar sadece yabancı para cinsinden borçların maliyetini artırmıyor. Esas sorun, önceki yazılarımızda da ele aldığımız gibi 'Kur Geçişkenliği'dir. Yani yüksek kurdan ithal edilen yarı mamullerin üretim maliyetlerini artırarak enflasyona yol açmasıdır.

İşte bu konuyu The New York Times gazetesinde Jack Ewing işledi. Haberde Türk beyaz eşya devi Arçelik üzerinden imalat sanayinin kur artışlarına verdiği tepki inceleniyor. Yazıda her ne kadar Arçelik CEO'su Hakan Bulgurlu'nun 'Türkiye'ye inanıyorum' sözleri yer alsa da bizler için önemli olan tespit şu: Türkiye için 2 yıldan kısa bir süre içinde ikinci olan kur krizi, ekonomik çöküş için yüksek bir risk sunuyor.

Çöküş tehlikesini gösteren bu tespit bir Amerikan gazetesinde yer aldığı için 'dış mihraklar' ya da yanlı bir düşünce olarak algılanmamalıdır. Çok sağlam bir ekonomik temeli mevcuttur.

Sözün özü, imalat sanayinin dışa olan bağını reformlar ile koparmadıkça yukarıda saydığımız zam, enflasyon, durgunluk ve bağlı olarak işsizlik yakamızı bırakmayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları