Düşünen bir adam
Düşünürler, hepimizin adına düşünmüşler ve bütün gerçekleri sıralamışlardır. Bütün fikir adamlarının ortak özelliği, dünyaya “güzellik” katmaktır. Ama hepsinin teorisi farklıdır. Kimi için “komün” hayatı, kimi için serbest piyasa, kimi için bütün milletlerin bir bayrak altında (veya bayraksız) yaşamaları, kimi için milletler hâlinde var oluş idealdir. İşte farklı görüşler:
“Milletlerarası ‘dostlukların’ yaldızını tırnaklarınızla kazıyınız, altından ‘mukaddes kazıklar’ göreceksiniz.” (Carl Crown, Adventure of the existence of Nations, Harvard Education Press, 2003, s. 321).
“Bir beynelmilelci için kültür de medeniyet de beynelmileldir. Bir milliyetçi için kültür de, medeniyet de millîdir. İkisi arasında yalpalayan kimseler için de kültür millî, medeniyet beynelmileldir. Bir mason ‘kozmopolitlikten’, bir hümanist ‘insanlık kültürü’ sözünden, bir komünist ‘sınıfsal kültür’ teriminden hoşlanır, yerine göre ‘burjuva kültürü’, ‘proleter kültürü’, ‘gecekondu kültürü’ demeyi sever. Ne olup bittiğinden habersiz, bazıları da yerli yersiz bunları kullanırlar. Oysa bilmezler ki, bir dava ve ideolojiye gerçekten yön verebilmek demek, her şeyden önce onun kültür ve medeniyet anlayışını sağlam bir biçimde belirlemek, ortaya koymak ve kitlelere mal edebilmek demektir...” (Francois Edmond, Effondrement de la Culture, Paris 1946, s. 188).
“Savaş, ayrı milletler durumunda oluşumuzdan doğmaz, aksine savaşın doğurduğu tehlikelerden milletler hâlinde teşkilâtlanarak korunuruz. Güçlü bir millet olamazsak ‘güçlü milletlere’ yem olacağımızı biliriz. Savaş yok edilecekse, bu milletleri yok etmek şeklinde gerçekleşmez, bunun yolu, milletlere saygı olmalıdır. Milletleri yok etmenin adı ‘barış’ değil, ancak ‘savaş’ olabilir.” (Edward Oswald, Second World War Policy, London 1947, s. 109).
“‘Hayvan insan’ın nizamlarında, cemiyet kendisine tapınanları putlaştırır. Bu sebepten bu nizamda, âbideler, heykeller, nişanlar, madalyalar, alkışlar pek boldur. Bu nizamda cemiyete yaltaklananlar ve dalkavukluk edenler itibar bulurlar. Bu nizam ‘sürüyü’ ilâhlaştıranlar ve sürüye tapınanların nizamıdır.” (Aaleahya Aanjay, The Corruption of Man’s Misery and Layout, New Delhi, 1938, s. 471).
Bizde bir hastalıktır; yabancılar söylerse güzel söyler ve onlar yol göstericidir. İllâ yabancı olacak; kendi ülkesinde dahi bilinmese de olur!
Ben de yabancılardan güzel ve zamanımıza uygun kalıcı sözler derledim. Ufkumuz genişlesin! Türkiye’nin hâli malûm, dehlizlerde yol alıyoruz ve bir ışık arıyoruz; bu sözler zihnimizde ışık yakabilir.
Yukarıdaki sözler aslında yabancının sözleri değil; yüzde yüz yerli. Söyleyenlerin isimlerini, kitapları ben uydurdum. Bizdeki hastalığa dikkat çekmek, bizde de fikir adamları vardır, demek istedim.
Bu sözler, 23 yıl önce bugün vefat eden mütefekkir S. Ahmet Arvasî’ye aittir. “Türk-İslâm Ülküsü”den alınmadır..
Özellikle şu zamanda “Türk-İslâm Ülküsü” sindire sindire okuyacağımız bir eserdir. İlk baskıları üç ayrı cilt hâlindeydi. Üç cilt bir arada yayınlandı (768 s., Bilgeoğuz Yay., 0212 527 3365).
Arvasî’yi tanımak, kendini tanımaktır.