Dünya tarihinde dikta rejimle kalkınan ülke örneği yoktur

Demokrasi, halkın doğrudan veya temsilcileri aracılığıyla ülke yönetimine katılmasıdır. Halkın katılmadığı hiçbir sosyoekonomik sistem, hiçbir rejim demokratik değildir.

Kalkınma yalnızca GSYH’da büyüme demek değildir. Büyüme yanında, sosyal gelişme, insani değerlerin artması ve demokrasiyi de kriter alan bir göstergedir. Uygulamada demokrasi talebi olmayan toplumlarda, büyüme ve kalkınma olsa da, sonuna kadar gitmiyor ve kesintiye uğruyor.

Demokratik olmayan sosyoekonomik sistemler, rejimler kendi demokrasi tarifini yapar. Söz gelimi, Çin’de hükûmet raporu olarak yayınlanan “Çin: İşleyen Demokrasi, beyaz kitabına göre; “Çin’de doğrudan seçimler olmasa da yöneticilerin Çin halkı ile sürekli istişare içinde olması sonucunda halkın talepleri karar alma süreçlerine yansıtılmaktadır” deniliyor. Kargalar Güler.

Dağılan Sovyetlerde, Küba ve Kuzey Kore’de demokrasi olmadı, bunun için de halk yoksullukta eşitlendi.

İnsanlık tarihinin en kanlı diktatörlerinden ikisi sosyalist ülkelerdendir.

Çin’de Mao; iktidara gelir gelmez 5 milyon insanı idam ettirdi veya kamplarda öldürttü. Kültür devriminde 20 milyon insan açlıktan öldü.5 milyon muhalifi öldürttü. ‘100 Çiçek Hareketi’yle 30 milyon insan açlıktan öldü.

Sovyet Rusya’da Stalin, kolhoza girmek istemeyen 10 milyondan fazla Ukraynalıyı açlığa mahkûm etti, özgürlük isteyen Macarları tanklarla ezdi.

Çin, son 20 yılda büyüdü ve dış ticaret fazlası verdi ve fakat hâlâ gelişmekte olan bir ülke statüsündedir.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Komünist Parti Kongresi tarafından, iki defa aday geleneğini aşarak, üçüncü defa devlet başkanı seçildi. Diktatör Putin’le birlikte Batı’ya karşı tavır almaya başladı. Son yıllarda Çin’de demokrasi ve güven sorunu oluşmaya başladığı için, Çin’i dirilten doğrudan yabancı yatırım sermayesi de eskisi kadar girmiyor.

Çoğu iktisatçı, GSYH büyüklüğünde Çin’in ABD’nin yerini alacağını yorumluyor. Aslında zenginliği toplam GSYH değil, fert başına gelir gösterir. Bununla birlikte veriler Çin’deki büyüme sürecinin de sonuna gelindiğini işaret ediyor.

Çin demokrasiye geçmediği müddetçe, gelişmiş bir ülke olma statüsüne geçemeyecektir.

Siyasi İslam’da demokrasi yoktur. İstişare meclisleri ile halk oyalanıyor. İran’da seçim var ve fakat adayları halk değil, mollalar belirliyor.

İran’ın 1980’de dünya GSYH’sından aldığı yüzde 0,83 pay, mollalardan sonra şimdi yüzde 0,28’e geriledi.

İslam ülkeleri içinde petrol zengini ülkeler var. Ancak petrol zengini olan ülke değil, krallar, emirlerdir. Ancak gelişmiş İslam ülkesi yoktur.

Türkiye hızlı gelişme yolunda iken, siyasi İslam’ın siyasette ve iktidarda etkin olması nedeni ile maalesef potansiyel kalkınma imkânlarını kullanamadı ve geri düştü. Darbelerden mağduriyet yaratarak büyüyen siyasi İslam’ın bu defa kendisi FETÖ darbe teşebbüsünü yaptı.

Meksika, Brezilya ve Türkiye gibi Hibrit demokrasilerin olduğu ülkelerin de dünya GSYH’sından aldıkları pay azaldı. (Aşağıdaki tablo.)

dunya-ulke-paylari.jpg

Son altmış yılda ülkelerin Dünya GSYH’sından aldıkları pay itibarıyla; İran’dan sonra en fazla Türkiye kaybetti. Türkiye’nin Dünya GSYH’sından aldığı pay 1960 yılında yüzde 1 iken, 2020 yılında yüzde 0,85’e geriledi.

Bugünkü başkanlık sistemi devam ederse, Türkiye’de demokraside kan kaybı devam edecektir, ekonomik istikrar dikiş tutmayacak ve dünya GSYH’sından aldığımız pay azalacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları