Fiyat enflasyon ilişkisi
Ateşiniz çıktığı zaman doktor size ne der?
Örneğin “hastasınız boğazınızda iltihap var ve ateşiniz o yüzden çıktı” der değil mi?
“Ateşlendiniz o yüzden boğazınız iltihaplandı hasta oldunuz” diyen doktor çıkar mı?
Buradaki ilişki hastalık ve hastalığın belirtisi olan bir semptom ilişkisidir ve elbette ağrı, yorgunluk ve benzeri başka semptomlar da birlikte görülebilir değil mi?
Siz eğer hastalığı tedavi etmek yerine semptomları gidermeye odaklanırsanız belki bir süreliğine semptomları giderebilirsiniz ama sonuçta sorunu çözemez ve hastalığı da iyi edemezsiniz.
Oldukça karmaşık olan fiyatlar ve enflasyon arasındaki ilişkiyi size bir benzetim ile örneklendireyim dedim aradaki ilişki tam da böyledir enflasyonu biz fiyatlar genel seviyesinin yükselmesi yani tabiri caizse etiketlerdeki ateşin yükselmesi olarak algılarız yani fiyatların yükselmesi sebep değil sonuç yani bir semptomdur.
Enflasyon ile mücadele stratejisini fiyatları düşürmeye odaklanma üzerine kurar ve fiyatları baskılayacak tedbirler içeren politikalar uygulamaya çalışırsak sonuçta kısa bir süre için enflasyonu baskılar ama enflasyon sorununu çözemeyiz.
Bakın bir ekonomide emek dâhil her türlü mal ve hizmetin bir değeri ve bir de fiyatı vardır. Bir fiyatın oluşması için mal ve hizmetlerin alım satımında bir para birimi kullanılması gerekir yani aslında bir mal ya da hizmetin fiyatı değerinin bir para birimine dönüştürülmüş hâlidir diyebiliriz.
Bir para birimi kullanıldığı andan itibaren bu sefer kullanılan para biriminin değerinden de konuşmamız gerekir. Sağlıklı bir ekonomik yapıda para biriminin değeri zaman boyutunda radikal bir değişim göstermez yani stabil kalır. Bu durumda alıcı ve satıcılar alış verişte ve özellikle de vadeli işlemlerde bu para birimini gönül rahatlığı ile kullanabilir, bu para birimini biriktirebilir, kolaylıkla başka birine ödünç verebilir.
Para konusu elbette çok uzun ve ayrıntılıdır ama bir paraya değer veren şey nadir bulunması ve kolayca elde edilememesidir bu yüzden çakıl taşları para olarak kullanılamazken altın ve gümüş gibi nadir metaller para olarak kullanılabilir.
Bretton Woods anlaşmasının çökmesinden bu yana ise artık kıymetli madenler ya da kıymetli madenlere endeksli para birimleri değil herhangi bir değerli maden karşılığı olmayan kâğıt paralar kullanılmaktadır.
Herkesin şunu açık ve net olarak bilmesi enflasyon konusunu anlayabilmek açısından çok önemlidir: Bugün kullanılan kâğıt paralar hükûmetlerin sonsuz vadeli, sıfır faizli senedi hükmündedir ve değerleri tamamen itibaridir.
Bu kâğıt paraların kullanılması ise karşımıza değerlerinin tespiti ve korunması gibi devasa bir sorun çıkarmış bulunmaktadır.
Paranın değeri konusunu inceleyen Ricardo tarafından ortaya konulan teoriye göre paranın değeri, ekonomideki para miktarına bağlıdır. Arzı artan malın fiyatının düşmesi ve arzı azalan malın fiyatının artması ilişkisi, para için de geçerlidir. Ekonomideki para arzı arttıkça, satın alınan mal ve hizmet miktarının sabit kalması hâlinde fiyatlar yükselecek; yani paranın değeri düşecek ve enflasyon artacaktır.
Irwing Fisher ise bu miktar teorisini bir denkleme dönüştürerek daha kolay anlaşılmasını sağlamıştır. Irving Fisher'in 1911'de açıkladığı bu denklem miktar teorisine yeni bir yorum getirmiştir. Denklem, ödeme araçlarının hacmi ve el değiştirme hızı ile fiyatlar arasındaki ilişkiyi gösterir
Bu denklem MV = PQ olarak ifade edilir.
Denklemde M para arzını, V paranın dolanım hızını, P fiyatlar genel düzeyini, Q ise üretilen mal ve hizmetlerin miktarını gösterir.
Bu denkleme göre:
M artarsa P yani fiyatlar genel seviyesi artacaktır ama bu denklemden çıkaracağımız tek sonuç bu değildir.
M sabit kalsa bile Q yani üretilen mal ve hizmetler azalırsa P yani fiyatlar genel seviyesi gene de artacaktır.
Dahası M ve Q sabit kalsa bile V yani paranın dolanım hızı artarsa P yani fiyatlar genel seviyesi gene artacaktır.
Fakat miktar teorisinde dikkate alınmayan kâğıt paraların kullanılması ile birlikte çok büyük önem kazanan bir sosyo-psikolojik husus vardır ki kâğıt paraların kullanıldığı günümüzde bu husus artık çok ama çok önemlidir!
Bu husus kâğıt parayı basan otoritenin itibarı meselesidir ve parayı basan otoritenin itibarı azaldıkça paranın değeri düşecektir.
Sonuçta bizler paranın değer kaybını fiyatlar genel seviyesinin sürekli olarak yukarı çıkması olarak algılarız ve bu olguya da enflasyon deriz.
Dolayısı ile enflasyon ile mücadele stratejisi fiyatlara değil paranın değerine odaklanmalıdır ki sonuç alınabilsin.