Dolar Lira'yı yine dövecek!
Dolar/TL'nin son yükseliş nedeni olarak, Amerika'nın pandemide ekonomisini kurtarmak için bastığı dolarları göstermiştik. Para miktarı artınca enflasyon tehlikesi doğmuş, buna bağlı faizler yukarı gitmişti. Yükselen faizler dünya üzerindeki dolarları anavatanına çekmiş, Türkiye'den de dolar çıktığı için kur yükselmişti.
Ancak bizim için esas gerekçe bu değil. Daha önceki yazılarımızda da sorduk; bu mekanizma neden Çin'i, Almanya'yı, Fransa'yı etkilemiyor? Neden oralardaki kamuoyu dolarla yatıp dolarla kalkmıyor? İşte bu sorunun cevabını verecek önemli bir veriyi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açıkladı. Verinin adı Ocak 2021 Dış Ticaret İstatistikleri. Dış ticaret çok önemli çünkü eğer döviz kazanıyorsak rezervler doluyor demektir. Rezerv doluyorsa, dolar bollaşır ve sonuç olarak kur geriler. Ancak kazanamazsanız ne olur? Rezerv boşalır, dolar nadir hale gelir, kur yukarı gitmeye başlar.
Rezervi doldurmanın yolu ihracat, dışarıya mal satmak. Son rapora göre "ihracat 2021 yılı Ocak ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %2,3 artarak 15 milyar 45 milyon dolar, ithalat %5,9 azalarak 18 milyar 79 milyon dolar olarak gerçekleşti." Buna göre "Ocak ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %32,8 azalarak 4 milyar 513 milyon dolardan, 3 milyar 34 milyon dolara geriledi."
Buraya kadar her şey yolunda gidiyor diye düşünebilirsiniz. Ancak öyle değil. Geçen yıla göre açıktaki azalmanın nedeni şu: Bizim para birimimiz Lira değer kaybetti, böylece dışarıya daha çok mal sattık. Eğer sizin para biriminiz değer kaybederse, yabancı, ülkenize gelip parasını bozdurduğunda, sizden daha çok mal alabilme gücüne kavuşur. Bir başka ifade ile paranızdaki değer kaybı size dışarıya daha çok mal satma imkanı tanır. Ancak Lira'nın değer kaybına göre ihracatımızın çok daha fazla artması beklenirdi. Bu gerçekleşmedi.
Diğer sıkıntı ise şu, "Ocak ayında enerji ürünleri ve altın hariç ihracat %1,2, ithalat %5,2 arttı." Altın ve enerji haricinde diğer mallarda ithalatın, ihracattan fazla arttığını gördük. Yani kasayı boşaltan etki, dolduran etkiden daha fazla.
Rezervleri eksiye döndüren gerekçeleri irdelemeye devam edelim. Bakın raporda bir hayati nokta daha var, "Ocak ayında ara mallarının toplam ithalattaki payı %76,3 oldu." Nedir ara mal? Üretimde kullandığınız girdiler. Bu girdileri Batılı bağımsız ekonomiler ve Çin kendi topraklarında, kendi insan kaynakları ile üretme yeteneğine sahip. Ancak Türkiye'nin politikalarını son 20 yıldır yöneten ekip, bunları dışarıdan almayı seçti. Böylece Almanya ve Çin'e Türk ekonomisini köle haline getirdiler. Üretmek için bile dışa bağımlı olursanız rezervlerinizdeki döviz erir gider.
Unutmamanız gereken bir konu da enerji bağımlısı olduğunuz. Rusya'dan aldığınız gaza, petrole milyarlarca dolar ödüyorsunuz. Bunlar yetmedi tarımda da dışa bağımlı hale gelmişsiniz.
Anadolu topraklarında üretim düşmüş, buğdaya, mercimeğe, samana, fasulyeye de döviz verip tedarik ediyorsunuz, buna rezervler nasıl dayansın?
Sorunlar bitmedi. İhraç ettiğimiz mallara baktığımızda düşük ve orta ölçekli teknoloji içerdiğini görüyoruz. Yani dünyada herkesin üretebildiği klasik mallar. Bu malları neden Türkiye'den alsınlar ki? Uzak Doğu'da daha ucuza aynı gömleği, ayakkabıyı üreten ülkeler var nasıl olsa... Bu nedenle ihracat artmıyor. Yüksek teknoloji içeren ürün satamadığınız için rezervler dolmuyor. Nereden bakarsanız bakın sorunlarımız büyük. Yüksek teknoloji içeren mal üretmenin koşulu ise önce eğitimde reform yapmak. Teknik ve fen liseleri açmak. Ama iktidar daha çok imam hatip lisesi açmaktan yana. Neden? Gelecek için kendisine itaatkâr seçmen istiyor. Fen Lisesi açarsa ne olur? Başına Boğaziçi Üniversitesi'nde ne geldiyse o gelir. Yanlışa itiraz eden, adalet ve kalkınma isteyen bilinçli insanlar…
Özetle iktidarın Türk ekonomisini ilk ona sokma, Lira'yı değerli hale getirme gibi bir gayreti yok. Olsaydı reformlar karşımıza çıkardı. Mevcut ihracat yapısı düşe kalka devam etsin, biz iktidarda kalalım, 2023 seçimlerini de alalım, gerisi Allah kerim diyorlar. Dolar zıplayınca faizi basıyor, enflasyon artınca Diyanet ya sabır diyor, fatura hep vatandaşa çıkıyor.
Böyle çarpık bir yapı ile rezervler suyunu çekmişken, ilk fırsatta dolar yine Lira'yı dövmez mi?