Divan-ı harpler Özel mahkemeler
“Ergenekon” dan başladılar, “Balyoz”u vurdular, “12 Eylül”ü masaya yatırdılar, “28 Şubat”ın defterini açtılar.
Darbelerden tiksinen ve bunu her fırsatta yazan ben, hesapların birbirine girdiğini, haklıyla haksızın artık ayırt edilemez olduğunu, “birileri”nin fikriyle örtüşmeyenlerin tasfiye edilmek istendiğini görüyorum.
Bu kadar insan niye yıllardır tutuklu ve neden karar verilemiyor, anlayabilmiş değilim!
Şimdi bırakalım bunları, İstanbul’un işgal dönemlerine gidelim... Kim kıssadan hisse çıkarır bilemem!
***
Birinci Dünya Savaşında Osmanlı yenildi... Daha doğrusu İttihad ve Terakkî hükûmeti tam bir hezimete uğradı ve memleket de dağılmaya başladı. Sevr bu sırada ortaya çıktı. Yine de İttihad damarlarından beslenen bir kol Anadolu’da “çoban ateşleri” yaktı, Mustafa Kemal bu “çoban ateşleri”ni birleştirmek için yola çıktı.
Mümin Yıldıztaş’ın çok farklı bin çalışması var elimde: “İstanbul’un İşgali-Yaralı Payitaht” ...
Kim bu kitabın farkında bilmiyorum ama bence çok çok önemli bir eser. Mümin Yıldıztaş, yüksek lisans tezini daha işlemiş ve Yeditepe Yayınları arasında çıkarmış. (Yeditepe Yayınlarının danışmanı Doç. Dr. Erhan Afyoncu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. Erhan Afyoncu, ilmî kıriterleri göz ardı etmeden meselelere pratik bakabilen ender ilim adamlarındandır. Yeditepe Yayınlarının ciddiyetini bilenler, Erhan Afyoncu’nun seçiminin isabetli olduğunu göreceklerdir. TDK Başkanının seçiminde de isabet edildiğini belirtmiştim. Erhan Bey’e hayırlı olsun, diyorum. Doğrusu bu yönetim bazen insanı şaşırtıyor!)
***
Mümin Yıldıztaş’ın bir Osmanlı Arşivi uzmanı olduğunu hatırlatırsam, “İstanbul’un İşgali” eserinin tamamının belgelere dayandığını belirtmeme gerek kalmaz.
Birinci bölümde “İşgal İstanbul’unda Sosyal Hayat” ı 46; ikinci bölümde “Mütareke İstanbul’unda Suç Kavramı ve Suç Unsurları” 20, üçüncü bölümde “Mütareke Döneminde İstanbul Divan-ı Harpleri” 34; dördüncü bölümde “Esir Şehrin Mahpusları” başlığı altında “İstanbul’da Hapishaneler ve Tevkifhaneler”, 16 alt başlık altında ele alınmıştır.
Ayrıntıya giremeyeceğim ama hakikaten eseri büyük bir dikkatle ve merakla okudum. En çok dikkatimi çeken İstanbul’daki Rum çeteleri oldu. İşgal güçlerinden alabildiğine cesaret alan azınlıklardan pek çok münasebetsiz, çeteler kurmuşlar ve Türklere zarar vermişlerdir. Hepsi belgeli.
Tabiî şimdi zamanımıza uygun, yine merakla okuyacağınız bir bölüm Mütareke döneminin divan-ı harpleri... Bu mahkemeler “özel mahkemeler”dir; istediğini istediği kadar içeride tutuyor ve istediği kararı veriyor. Nice insan haksız yere mahkûm olunmuş, idam edilmiştir.
“Nemrut Mustafa” başrollerde... Kitapta Millî Müacadelenin nasıl muhâkeme edildiğini okuyun lütfen... İbretlik. O bölümü ayrıca ele alacağım.