Dinî cehaletin böylesi

Mustafa Kemal neden dinin “sağlam” öğrenilmesini istiyordu ve neden tekkeleri ve zaviyeleri kapattı? Tekkeler ve zaviyeler konusuna girmeyeceğim. Çok netameli mesele... Tekkeler ve zaviyelerin Türklerin Anadolu’ya yayılışındaki önemini, cemiyeti bir arada tutmadaki rolünü de biliyorum. İlmî çerçevede araştırıldı ve ayrıntılar ortaya kondu. Ben de araştırdım, yazdım. Ama sonrası? Üzerinde düşünmek gerekli...
“Mustafa Kemal tekke ve zaviyeleri niye kapattı! Urun ha!” demeden önce “Niye?” sorusunun cevabını doğru vermek gerekir.
Geçen hafta Mustafa Kemal’in dinin “sağlam” öğrenilmesi için Meclis’ten kanun bile çıkarttığını yazdım. Dinin iki temel kaynağı Kur’ân-ı Kerîm ve Hadis-i Şerifler... Kur’ân’ın meâl ve tefsiri ile Kütüb-i Sitte’den Buharî’nin Tecrid-i Sahih’inin tercümesi için tahsisat ayırdı. Elmalı Hamdi Yazır’ın tefsiri ve Babanzade Ahmed Naim-Kâmil Miras’ın hadis tercümesi en güvenilir kaynaklardır. İleride birçok ilim adamının ve din görevlisinin yetişmesinde ilk hareket noktası olmuştur.

***

Geçen hafta peş peşe iki yazım yayınlandıktan sonra İlhan Kesici Bey aradı... İlhan Kesici, biliyorsunuz eski Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarıdır. En son CHP milletvekili idi. Şunu da hatırlatayım: 1968-1969’da ODTÜ’de Ülkü Ocakları kurucuları arasındaydı. (İlhan Darendelioğlu’nun Türkiye’de Milliyetçilik Hareketleri kitabında tam liste vardır.)
İlhan Kesici Bey, Şevket Süreyya Aydemir’in “Suyu Arayan Adam”ını hatırlattı. Aydemir (Soyadı Müfide Ferit Tek’in Türkçü Aydemir romanının kahramanından mülhemdir.), Türk fikir hayatında önemli yeni olan bir isimdir. Önce Turancı, sonra sosyalist/komünist, daha sonra liberal diyebileceğimiz bir çizgidedir. Osmanlı’nın yıkılışına şahit olduğu gibi Rusya’da Sovyetler’in kuruluşuna da Nâzım Hikmet (Ran) ve Valâ Nurettin (Va-Nü) ile şahit olmuştur.
İlhan Bey’in Suyu Arayan Adam’ı hatırlatmasının sebebi yine Mustafa Kemal’in dinin “sağlam” öğrenilmesinin altını neden çizdiğini göstermek için...
Şevket Süreyya genç yaşta Birinci Dünya Savaşı’na yedek subay olarak katılır. Doğu cephesindedir. Makineli bölüğünde askerleri eğitmektedir:
“... İstanbullu bir çavuştan başka okuma yazma bilen yoktu. Daha ilk derste belli oldu ki bu bölükte, hangi dinden olduğumuzu doğru dürüst ve kesin olarak bilen kimse de yoktur. (...) Askerlere sordum:
-Bizim dinimiz nedir? Biz hangi dindeniz?
Hep birden:
-Elhamdü-l-illâh Müslümanız.
diye cevap vereceklerini sanıyordum. Fakat öyle olmadı. Cevaplar karıştı. Kimisi ’İmam-ı âzam dinindeniz’ dedi. Kimisi ’Hazreti Ali dinindeniz’ dedi. Kimisi de hiçbir din tayin edemedi.” (Ş. S. Aydemir, Suyu Arayan Adam, İst. 1967, s. 109-110)
Millî Mücadele’nin hemen öncesinde Türkiye’nin bezgin, bilgisiz, “kendi” olmaktan çıkmış hâli...
Evvelâ Şevket Süreyya’nın, mütedeyyin, tarikat ehli annesinin dizi dibinde yetiştiğini belirteyim.
Yarın devamı vereceğim... Neler çıkacak karşımıza!

Yazarın Diğer Yazıları