Din adına adam yağlamak!
Hayrettin Karaman, Saray sofrasında görülmedi. Herhâlde sofranın tabiî üyesidir ve onun yeri apayrıdır. Muhakkak daha özel, efkâr-ı umumiyeye aksetmeyecek bir yerde görüşülüyordur.
Konuşsalar birbirini işitemeyecekleri büyük yuvarlak masanın etrafında 15-20 kişi toplayıp fikir alışverişinin pek bir anlamı yok. Samimî de olunamaz. Saray sofrası bir mesaj niteliği taşıyor.
Abdullah Gül ile aralarındaki fark... A. Gül, dengeciydi. Şuuraltını şuur üstüne çıkarmıyordu. Saray'daki ise neye kıymet verdiğini baştan gösterdi. Arada liberalleri de dikkate aldığı oldu ama, sonra onlardan bir fayda gelmeyeceğini, oy hesabıyla binde bir karşılığı olmadığını anladı. Üstelik fena da kazık yemişti. İtibar ettiklerinin hepsi kripto PKK'lıydı ve HDP'ye oy vermişlerdi. Şurada "Yandaş-Havuz"da hâlen yazıp da HDP'ye oy veren onca insanı sıralayabilirim.
R.T. Erdoğan mesajlarını net ulaştırmak istiyor, "İslâmcı" kesimin önde gelenlerini alenî ağırlıyor.
Baş tacı etmesi gereken Hayrettin Karaman. Neden onunla arada bir görüntü vermiyor?
Muhtemelen Hayretin Karaman "görüntü" vermek istememiştir. "Ben elde var birim. Ölümüne seninle beraberim. Her hareketine uygulanacak fetvam vardır. Ne zaman istersen çıkarır veririm. Sen beni dert edinme. Ağırlanmazlarsa gönül koyabilecekleri dikkate al. Biz İstanbul'da yine dost meclisleri kurarız." demiştir. Bunun başka türlü nasıl izahı olur ki...
İlmiyle temayüz ettiği var sayılan insanlar, köşe de yazsalar, bir şahsa ölümüne nasıl bağlı kalırlar ve bütün kusurlarını örtecek dinî bir sebep bulabilirler, anlayamıyorum!
Eğer kendi fikrini söylese, her şeyi ile bağlılığını ilân etse, bir şey diyemeyiz. Ama "din" adına konuşuyorsa, "Orada dur!" deriz...
Kişiye bağlı "dinî" aydınlatma olamaz. Kişinin hareketlerini İslâm'la irtibatlandırmak, dini, kişinin davranışlarıyla sınırlamaktır. En tehlikelisi budur ve asırlar boyu Müslümanlar ne çektilerse kişiye bağlı din anlayışından çekmişlerdir
Hemen aklınıza kullanışlı cemaatler, tarikatlar gelecektir. Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim!
Hayretin Karaman "Arabozanların birinci hedefi" diye başlık atmış:
"Bugünkü Cumhurbaşkanımız başbakan iken manevi kardeşi ve dava arkadaşı Sayın Gül ile aralarını bozmaya çalışanlar, bu ikiliyi karşı karşıya getirerek, mümkün olsa 'birbirine anayasa kitabını fırlattırarak' ülkedeki hayırlı gidişi ve kazanımları altüst etmeyi kendilerine vazife edinenler oldu, ama bu ikilinin aldıkları eğitim, bağlı bulundukları değerler, sabır, metanet ve kamu yararını önceleme erdemleri insan şeytanlarına fırsat vermedi." (Yeni Şafak, 4 Eylül 2015).
Bu ne fanatizm! Ortalık kan gölü, asıl suçlular tedbir almayanlar... Yolsuzluk, diz boyunu geçin, gırtlak boyu... İnsanlar "Bugün kim tutuklanacak?" endişesi içindeler. Dosyalar dizi dizi... H. Karaman'ın gözünü "dava" karartmış; "adamı", "İslâmcılığın" şanlı bayraktarı!
Yazının devamına hiç girmeyeyim. İnsan öyle bir yazı yazmaktan utanç duyar!
Allah ifsatçılardan bu milleti korusun!