Dillerin Şifresi (2)
Dün, Dr. Yusuf Gedikli’nin iddialı eseri “Dillerin Şifresi-Dillerin Kökeni ve Türeyişi” nin önemi üzerinde kısaca durmuştuk.
Y. Gedikli’ye göre; diller “Ocak Yasası” adını verdiği bir sistemle ortaya çıkmıştır.
Tüm dillerde iki türlü ündeş vardır: Yalın ündeşler 4 (b, d, g, l), bağdaşık ündeşler 12 adettir (-lb, -ld, -lg, -ll / -nb, -nd, -ng, -nl / -rb, -rd, -rg, -rl). Bunlardan -ll, -nl, -rl bağdaşık ündeşleri Türkçede görülmez. Başlangıçta ünlü seçimi olduğu gibi ündeş seçimi de olmuştur. Yalın ündeşler hem başa, hem “birincil” sözlerin sonuna gelir. Bağdaşık ündeşler yalnız sona gelir.
Dillerde bütün sözler “b, d, g, l” seslerinden biriyle başlar. Bunların her biri bir “düzlem” dir. İlmin beynelmilel olduğunu göz önüne alarak “b”yi “beta”; “d”yi “delta”; “g” yi “gama”, “l”yi “lamda” düzlemi olarak adlandırıyor. Bildiğiniz gibi, yukarıdaki seslerin adlandırılışı, eski Grek alfabesine dayanıyor.
“Düzlem” dediği “b, d, g, l” seslerinin yanına ister istemez bir ünlü gelir ve bu her dilde böyledir. Bu iki sese “ocak” denir. Herhangi bir ocağa aynı kavram için 4 yalın ündeş veya 4 bağdaşık ündeş bitişir. Böylece her ocaktan 4 eş anlamlı söz meydana gelir. Bu sözler binlerce yıllık süreçte anlam ve ses değişikliklerine uğrar. Ekler alır, yeni sözler türetir.
Şimdi dikiş dikmek, iğne, iplik gibi kelimelerle ilgili “di” ocağını “Ocak Yasası”na örnek verelim:
“d” sesinin (ündeşinin) yanına “i” ünlüsü gelir, “di” ocağı oluşur. “di” ocağına “b” sesi getirilince “dib” sözü ortaya çıkar. Bu kelime tarihî vetirede başta d > y > değişimi ile yip> ip olur.
Türk dillerini incelediğimizde, başta d > y değişimini görürüz. Eski Uygurcada yip “ip”tir. Yeni Uygurcada jip.
Yine “di” ocağının yanına “d” sesi gelince “did” sözü elde edilir. Bu kelime hâlen Anadolu’da başta d > t > ç değişimiyle çit- (dikmek) olarak kullanılıyor.
“Ocak Yasası”nın üçüncü basamağında “di”nin yanına “g” sesi gelir ve “dig” sözü oluşur. Bu kelime bugün kullandığımız “dikmek, dikiş” kelimelerinin köküdür.
İğne kelimesi de başta d > y > sıfır değişimiyle buradan gelişmiştir. “-ne” ise ektir. “Tığ” ve “iğ” kelimeleri de bu köktendir.
“Ocak Yasası”nın dördüncü basamağında “di”nin yanına “l” sesi getirilince “dil” sözü ortaya çıkar. Bu kelime başta d > s değişimiyle Çuvaş Türkçesinde “sil-” (dikiş dikmek) anlamındadır.
Kısaca; bütün dillerde her söz “b, d, g, l” yalın ündeşlerinden biriyle başlar; b, d, g, l yalın ündeşlerinden biriyle yahut “-lb, -ld, -lg, -ll” yahut “-nb, -nd, -ng, -nl” yahut “-rb, -rd, -rg, -rl” bağdaşık ündeşlerinden biriyle biter.
Yusuf Gedikli, nazariyesini bu temel üzerine anlatıyor ama, kitapta o kadar ayrıntı var ki, kitabın tamamını çok dikkatli okumak gerekiyor.
Öyle sanıyorum ki eser yankı bulacaktır. Kimileri bu nazariyelere karşı çıkabilir. İlmin esası “şüphe” dir. Tartışırsak kazanırız.
“Dillerin Şifresi-Dillerin Kökeni ve Türeyişi” kitabı, Türk ilim ve fikir hayatına önemli eserler kazandıran Boğaziçi Yayınları’ndan çıktı. Bu yayınevi Prof. Dr. Muharrem Ergin’in Osmanlıca Dersleri, Dede Korkut Kitabı ve Orhun Abideleri kitaplarını da yayımladı (Tel. 0212 520 70 76).