Cumhuriyet'in son 17 yılı

AKP'li yıllar bize çok şey öğretti. Bir gün tarih yazanlar şöyle bir başlık atabilirler: AKP iktidarlarından önce ve Sonra Türkiye…

AKP iktidarlarıyla devleti içi operasyonları öğrendik. Kumpaslara şahit olduk.

Başka?

Havuz hesaplarını tanıdık. Al ihaleyi at havuza parayı yöntemiyle, medya dünyası el değiştirdi.

Tanıdık kişiler zengin oldu.

Uluslararası sermayeden borç aldık yatırdık inşaata.

Sanayi diyenler, üretim diyenler düşman ilan edildi.

"Devlet kasasından para çıkmadı" deyip, köprülerin, yolların, havaalanlarının, özellikle de hasta garantili şehir hastanelerinin tüm faturasını millete yükledik.

Cumhuriyetin 60-70 yılda yaptığı tüm kumu sanayi ve sermayesini satıp özelleştirdik ve dışardan aldığımız borçların çok azını kapattık.

Yetmedi..

Zaman içinde Orduyu bozduk. Resmen ve alenen "Ergenekon, Balyoz, Casusluk Davası" gibi sahte senaryolarla askeri karargâhlara operasyonlar yaptık.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsına olan saygıya küçük düşürücü iftiralar attık.

Yetmedi Askeri okulları kapattık..

Başarıları tarihi örneklerle dolu Kuleli geleneği yok edildi.

Oslo'da teröristlerle pazarlığı gördük. Bu sayede PKK'nın "düz ovaya" inip siyaset yapmasının önünü açtık. Oradan HDP güçlenerek çıktı ve ayrılıkçı Kürt siyasetinin siyasal aktörü haline geldi.

Bunların hepsinin üstünde bir şemsiye gibi duran manevi alanı kirlettik. AKP iktidarlarında dini söylem ve pratik arasında hepimizi şaşırtan yüzlerce olay gerçekleşti.

Sözde İslamcıyım diyen kadrolar, iktidara geldiklerinde; en büyük ayrımcı, en büyük iftiracı, en büyük yalancı, en büyük kamu malı yiyicisi, en büyük lüks düşkünü, en büyük adalet katledicisi, en güçlü özgürlük sınırlayıcı, en büyük ayrımcı ve en büyük insanlar arası fitne sokucu oldular. Hâlbuki İslam bunların tam tersinin yapılmasını söylüyor ve istiyor. Bu yönetim kadroları, siyaset adamları, kumu yönetiminden sorumlu kimseler, uygulamalarıyla gösterdiler ki, din (İslam) pratik hayatta işlevsel değildir.

Neden?

Çünkü iddia ettiklerini davranışlarında hiç görmedik. Bu kadrolara göre din (İslam) bir söylem ve teoriden ibaret. Pratik yaşamda işe yaramayan bir fikirden ibaret.

Çünkü din (islam), "dürüst ol", diyor bunlar tam tersi oluyor.

Din, "adil olun" diyor, bunlar tam zıddını yapıyor.

Din, "insanları birleştirin, ayırmayın" diyor, bunlar oy alacağız diye milleti ötekileştiriyor. Hatta düşman ilan ediyor.

Din, "devlet malına (beytülmal) zarar vermeyin" diyor, saçıp savuruyorlar.

Velhasıl din; "israf etmeyin" dedikçe, bunlar "sen çok biliyorsun" der gibi, israftan boğuluyor.

Kısacası hem devletin ve hem de dinin içini boşaltma yarışındalar.

Öyle ki yıllardır üstünde tepindikleri, her nimetinden sonuna kadar faydalandıkları devletin kurucusu Atatürk'le ilgili her gün devr-i iktidarlarında onlarca suç işleniyor, bunlardan en düşün tonda da olsa ses çıkmıyor.

Niye?

Çünkü bunlar ideolojilerin zihinsel esareti altında yaşayan, kirli düşünce köleleri. Bütün duygularını, fikirlerini, zihniyet paradigmalarını eleştirel akılla kontrol edeceklerine, halen daha, Birinci dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı dönemi Atatürk karşıtı yazıları önemsiyorlar. Yaşanan bunca olaylara rağmen, nasıl oluyor da kalıp yargılardan kurtulamıyorlar asıl şaşılacak şey bu.

Ne diyor Atatürk. "Cumhuriyet sizden fikri hür, irfanı hür yeni nesiller"

Kutlu olsun!

Yazarın Diğer Yazıları