'Çözüm'den ne haber?
PKK’lıların beşinin cesedi karlar eriyince ortaya çıkmış. PKK militanları ve cenazeyi almaları için dağa götürülen grup birlikte tören düzenlemişler. Hani şehitler gününde, anmalarda bir manga asker havaya ateş açar ya... PKK’lılar havaya ateş açarak “şehitler”ini(!) selâmlamışlar!
Bir başka yerde, sözüm ona, yayla şenliği düzenliyorlar. Dağdan silâhlı bir grup şenlik alanına geliyor. BDP’li milletvekilleri de orada. Sarmaş dolaş şenleniyorlar! Silâhlı bir militan “Barış sürecine uyuyoruz!” temalı konuşma yapıyor. Böyle “barış süreci”ne can kurban!
Dikkatinizden kaçmasın: Göstermelik birkaç gruptan başka hiçbir PKK grubu sınır dışına çıkmamıştır ve kesinlikle çıkmayacaktır! Onlar aptal değil... Ne yaptıklarını biliyorlar. Bu kadar imtiyaz elde ettikten sonra, tedbiri ona göre alırlar.
Gözdağı vermekten de geri kalmıyorlar. Haberlerde hepimiz dehşetle seyrettik... Cizre’de, polisler diri diri yakılmak istendi. Bahane o dağdan indirilen cenaze...
Abdullah Öcalan planını çizmiş ve bunu Ak Parti yönetimine kabul ettirmişti.
“Akiller” diye sokağa sürülen “zavallılar grubu” Abdullah Öcalan’ın planıydı. Mecliste kurulan “Araştırma Komisyonu” da öyle... Öcalan’ın istediği “Tahkikat Komisyonu”ydu... Ad aynı. Başına, 12 Eylül öncesinde Ülkü Ocakları’nda yöneticilik yapmış “dönek” Prof.u getirdiler. Tam bir ironi! “Cesedi öldürene taşıtırlar!” deyimi buraya uyar mı, bilmem!
İmralı’ya ilk giden BDP milletvekillerine, A. Öcalan, “Hepimiz hür kalacağız.” diye esip yağmıştı, değil mi? O noktaya adım adım geliyorlar.
Yine A. Öcalan’ın isteğiyle önce Ankara’da PKK tezlerinin masaya yatırıldığı bir konferans düzenlendi. Sonra Diyarbakır’da... Üçüncüsü Brüksel’de, dördüncüsü ise Erbil’de düzenlenecek. Toplantının açılışında, A. Öcalan’ın gönderdiği söylenen bir metin okundu. A. Öcalan hapishane şartlarının iyileştirilmesini istiyor. Ne manaya geliyor bu? Hani “Hür olacaktık? Sözünde dur dostum Recep Tayyip Bey!” demek değil mi?!
Diyarbakır’daki toplantıda okunan kararlar hiçbir hür ülkede okunabilecek kararlar değil ama Ak Parti Hükûmeti zamanında, Türkiye bölünsün talebini, devletin tanıdığı imkânlarla BDP/PKK açıklayabiliyor. Bu maddeleri de sıralayacağım.
Taksim’de başlayan ve bütün Türkiye’ye yayılan, arkasının da kesilmeyeceği görülen protestoların, “Ağaç hassasiyeti” olmadığını R. T. Erdoğan biliyor. PKK’nın bu kadar taviz koparması halkımızın şuuraltını burgu gibi deliyor. “Patlama”nın bir sebebi budur. R. T. Erdoğan, korkuyor; MHP’ye sığınıyor, “Türk”ü vurgulayarak “Evlerinize Türk bayrağı asın.” diyor, mitinglerinde üç hilâlli bayrak taşıttırıyor. Çünkü Milliyetçi Hareketçiler protestolara katılsalar, kitleler sel gibi gelecek ve hükûmet düşecek!