Deniz Feneri davasında davaya bakan üç savcı birden görevden alındı.
Gerekçe?
Evrakta tahrifat iddiası...
Hükûmetin çok hassas olduğu ve göz ucuyla takip ettiği bir davada savcıların son dönemlerin moda söyleyişiyle “0” hata ile soruşturma yapmaları gerekir. Bunu savcılar çok iyi biliyorlardı ve üç senedir kılı kırk yararak delilleri bir bir topladılar.
Üstelik hükûmete de jest yaparak dava açmak için milletvekili seçimlerinin bitmesini beklediler.
Deniz Feneri davasının Almanya ayağında mahkûmiyet çıktığına göre, orada suç sabit.
Bunun bir de Türkiye ayağı vardır ve asıl ayak Türkiye’dir deniyor
zaten...
Aradan üç sene geçmiş, delil toplamışsın, bu delilleri yeterli görüp dava açmışsın... Bir sürü adamı tutukluyorsun.
İnsanların hürriyetlerinin ellerinden alınması kadar abes bir şey düşünemiyorum.
Tutuklama başkalarını da konuşturmak için gözdağı mı?
***
Ergenekon, Balyoz, İnternet
Andıcı...
Adlarını sayamayacağım bir sürü dava...
Ve kimin adı geçiyorsa, buyur
kodese...
Bir girdin mi, çıkış yok.
Bundan sonra herhâlde insanlar, “Acaba kaçsam mı? Suçsuzluğumu ispat etmeye çalışmak da bir şey değiştirmiyor” diye düşünmeye başlayacaklar. Hatta düşünüyorlardır ve hatta düşündükleri için teslim olmuyorlardır!
Allah rızası için şu tutuklama meselesine bir çare bulun!
Tutuklanan insanların kanaatimce yüzde 90’ı
çıkacak...
Ama hürriyetlerinin ellerinden alındığı aylar yıllar geri gelecek mi?
Hayatlarının bir dönemi çalınıyor...
Bunun acısını yalnız kendisi çekmiyor, çoluk çocuğu da çekiyor.
***
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın talebelikten ev arkadaşı Yargıtay Başkanı bile, şu tutuklama meselesine bir çare bulalım, deme ihtiyacı duydu.
Diyeceğim şu: Tutukluluk meselesi bir an önce yoluna konulsun...
Hangi şartlarda tutuklanabilecekleri bir bir kanunla belirlensin ve kimsede şüphe kalmasın.
CHP’nin Deniz Feneri üzerine gitmesi ana muhalefet olarak vazifesidir.
48 saatte bir açıklama bekliyorlarmış. Ellerinde bilgiler, belgeler varsa ortaya koymalılar ve davanın örtbas edilmemesi için uyanık olmalılar. CHP devam!
