'Bu vahşettir dehşettir!'
Gece kulübüne kim saldırır? IŞİD veya benzerî bir örgüt... Ama PKK da olabilir... Ya "FETÖ"? Üzerinde durmak gerekir. Eğer "FETÖ" bağlantısı çıkarsa, "darbe" vetiresi yeni bir merhaleye geçmiştir!
Kimin en çok canı yanıyor, kim sürekli eylemde ise onları dikkate almalıyız.
Belki ilk defa adını büyük bir eylemle duyurmak isteyen yeni bir örgüttür.
Yılbaşı kutlamalarını Hristiyanî bir gelenek olarak görenlerin aşırı aksülamelinden etkilenen bir "kafası bozuk" da ferdî olarak bir harekete girişmiştir.
Şüphe ağırlığı IŞİD'de... Bu yazı yayınlanana kadar saldıran/saldıranlar ortaya çıkabilir.
Türkiye'de yılbaşı bir çelişkidir... Yeni yıla giriliyor ama takvim İslâmî görülmez. Hz. İsa'nın doğumu kutlanıyor, denir. Musevîlerin (Yahudilerin) Hz. Musa'sı, Hristiyanların Hs. İsa'sı da hak peygamber. Müslümanlar hürmetle anarlar. Ama tamamlayıcı din İslâmdır.
Dün gece saldırıya uğrayan Reina adlı kulüp magazin basınında adı sık geçen bir eğlence merkezi... Belli bir kesim orada eğlenmeyi bir prestij olarak görür. İçeri gireceklerin kılık-kıyafetine bile dikkat edildiğinden bahsedilir.
Yılbaşı... Adı üstünde yeni bir yıla giriliyor. Bir dinî mesele değildir. Mekke'nin Fethi de aynı gece... Bazı "İslâmcı" kuruluşlar yılbaşı kutlamalarını bastırmak için Mekke'nin Hz. Peygamber'in liderliğinde "müşrikler"den alınışı öne çıkarmak isterler.
Reina'da, kocasıyla birlikte saldırıya maruz kalan bir kadının şu sözlerine dikkat edin:
"Saate en son baktığımda 01.30 sıralarıydı. Ayıldığımda annemi aradım. 'Bizi vurdular, eşim öldü' dedim. Hiç konuşmuyordu. Sonra Özel Harekât Polisleri girdi içeri. O sırada telefon açıyorum. Çünkü yapacak hiçbir şey yok. Allahıma sığındım. İnsanlar üstümüze basarak geçtiler."
Kadın "Allahıma sığındım." diyor. Orada çok insanın saldırı anında kelime-i şahadet getirmediğini söyleyebilir miyiz? Kimse kimsenin imanını; gittiği mekâna, içtiklerine, yediklerine bakarak tartamaz. Kişinin vereceği hesap yeri bellidir.
Kadının şu cümlesi de bir hakikatin altını çiziyor:
"Her gün televizyonda izliyoruz biz bunları ama başına gelince gerçekten çok kötü bir şeymiş. Nasıl yaşayacağız biz bu ülkede? Bombalar patlayacak, silâhlar patlayacak."
O hanımın dediği gibi, nasıl yaşayacağız bu ülkede? Biz "sultanlık-diktatörlük" kurmak için rejim değiştirirken; birileri, rejim değişikliğine karşı çıkan en az yüzde 50'lik tarafı, ne hâlleri varsan görsünler, öyle de batıyoruz, böyle de batıyoruz noktasına getirmek için eylem üzerine eylem koyuyorlardır!
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, inisiyatif mi kullandı, yoksa Saray'dan bir "rica" mı geldi, bilmiyorum, "böyle bir gecede" saldırıyı "şiddetle" kınadı:
M. Görmez, "Bu bir vahşettir, dehşettir, cinayettir ve katliamdır. Bu insanlık dışı katliamın bir pazarda ve bir mabette yapılmasıyla eğlence yerinde yapılmasının herhangi bir farkı yoktur." diyor.
M. Görmez, inşallah camileri de zapt ü rapta alır. Cumalarda, imamlar hutbe konusunun dışına çıkıyorlar, esip gürlüyorlar, karda kışta hutbeyi uzattıkça uzatıyorlar. Bu yüzden cumayı kılmadan giden insanlar olduğunu biliyorum.
Dini başka türlü anlatanların, kendilerinden "İslâm" icat edenlerin nelere yol açtıkları işte meydanda!