Bu kafa nereye götürür?
Kürtçe/Türkçe-Türkçe/Kürtçe sözlük yapma Türk Dil Kurumu’nun işi mi, diye tartıştık... Sonra Kürtçe eğitim meselesine geldik. İlim adamları konuştular. Tunceli Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı, PKK üzerine doktora tezi hazırlayan Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, Kürtçe eğitimin mümkün olamayacağını söyledi; “En fazla ilkokulda verilir, sonra tıkanır” dedi. Fırat Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Buran da yıllardır Türkiye’de etnik gruplar ve hususiyetle Kürtçe üzerinde çalışan sayılı ilim adamlarımızdan... O da “Eğitim nasıl olacak ki...” kaygısını ortaya koyanlardan... Bunları yazdık.
İdeolojik kamplaşma o kadar ileri noktada ki, kimse aklıselimle düşünemiyor.
İnsanları inkârcılıkla suçluyorlar. Ne ilgisi var? Mantık yürüten her insanın varacağı sonuç aynıdır. PKK’nın peşine takılanlara ne anlatsanız fayda etmez.
İlmi mi tercih edersiniz, ideoloji mi?
Görüyoruz ki, ilim bir tarafa atılmış, ideoloji politikanın bütün katlarına hâkim olmuş.
Öyle olmasaydı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç çıkıp: “TDK’ya talimat verdim, Kürtçe/Türkçe sözlük hazırlanacak.” demez/diyemezdi.
Bu meseleyi ara ara yazdım. Madem “Yaşayan Diller” adı altında, PKK’nın taleplerini karşılamak için “Kürt dili enstitüleri” kuruldu; üniversitelerin bünyelerinde faaliyetlerini sürdürüyorlar, onlar sözlük ortaya koysunlar. Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım’la bu hususu görüştüğümü, sözlüğü asıl kendilerinin hazırlaması gerektiğini söylediğini yazmıştım. Son sözü Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin söyleyecekti. Şimdilerin tartışılan ismi... Hafta başında onunla da görüştüm. Prof. Dr. Kadri Yıldırım’ın sözlerini aktardım. Prof. Dr. Kaçalin, meseleyi farklı noktadan aldı:
“Türkçe bütün dillerin muhatabıdır. Sözlük hazırlamak bizim işimiz. Ama araştırma yapmak ayrı... Onlar ilgili kurumların işi. Biz bu sözlüğü ortaya koyacağız.”
Tabiî daha başka şeyler de söyledi. Özet olarak açıklaması bu.
Her ne kadar akademik alanımız itibarıyla biz de yakından ilgilensek de, TDK’nın asıl fonksiyonunu izah edecek olan, gazetemizin yazarı, kıymetli ilim adamı, eski TDK Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun Hocamızdır.
Yazmıştım, yeri geldi tekrarlayacağım. Bir televizyon programında karşı karşıya geldiğim bir etnikçiyle -o zat hemen her gün ekrandadır!- arada konuşurken, “Türkçede ayıklama yapılıyordu. Kürtçede de öyle yapıyorlar, ne yazdıklarını anlamıyorum.” demişti. Demem o ki, sözlük hazırlamak bir şey ifade etmiyor.
İlim adamlarına kulak vermek gerekir ve komplekslerden uzak düşünülmelidir. İlmi, ideolojiye kurban edersek, zarar herkesedir. Sonra geriye dönüp baktığımızda, etnisiteyi kutsayanlar dâhil, hepimiz dövünürüz.
Yazdıklarımı tenkit edenler ve tasvip edenler vardı. Onların mektuplarını sonra tartışacağım.