Bu imzalar kime?

En büyük tehlike kimliksizlerden gelir. Çokluğu kripto PKK'lıdır. PKK saldırdıkça içten içe sevinirler. Son zamanlarda "şerefsiz" sıfatıyla anılan kimliksizler, ülkenin tuzu kurularıdırlar. Entelektüel geçinirler. Aslına bakarsanız kişiliklerini bulamamış "yarı aydın"lardır. Para onlarda, imkân onlarda... Popolarında diken vardır; rahatlık batar. Mutlaka muzırlık edeceklerdir.

PKK'nın saldırılarını doğrudan savunamadıkları için, ovadaki, bayırdaki temsilcilerinin ağzına bakarlar; "Arada bir lâf etseler de gönlümüz şenlense." derler. Selahattin "PeKeKe silâh bırakmalıdır!" dediğinde neşelerine payan yoktur. Onlar da bilirler, PKK=HDP denklemini. (Bu ifadeyi başta biz kullanmıştık. Baktık, tuzu kurular bozulmuşlar, "Zinhar HDP=PKK denilemez!" diye yazıyorlar. Aslında HDP=PKK denilmezse, kripto PKK'lıların çok sevdikleri HDP'liler gücenirler. Sorun bakalım "PKK'lılık" onlar için şeref mi, değil mi?! Neden kendilerini inkâr etsinler ki.) Selahattin "PeKeKe silâh bıraksın." derken, "TeCe, üzerinize fazla geliyor, biraz soluk alın. Hem biz bayağı başarı kazandık... Silâh planımızı bozmasın sonra!" demek istiyor. Selahattin'e sorun; vereceği cevap budur.

Kimliksizler moda akımları takip ederler. Onların idol seçtikleri belli kişi ve kesimlerde "Türk düşmanlığı" modaysa, onlar da Türk düşmanıdırlar. Bunu doğrudan dillendirmezler. "Bu zamanda milliyetçilik mi? Tu kaka!" derler. Prim verdiklerinin gayelerinin mikro milliyetçilik olduğunu, etnikçiliği kutsadıklarını, bir bütünü parçalayıp "maşalar"ın elinde oyuncak etmek istediklerini hiç akıllarına getirmezler.

Yırtık pantolon moda olur mu? Oluyor işte... Köylü yırtık pantolon giyse 10 metre ötesinden geçerler ama belli bir kesim moda hâline getirmişse giymek için yarış ederler. HDP'yi pazarladılar, gittiler HDP'ye oy attılar.

Siz göğüs göğse cephede savaşırsınız. Onlar cephe gerisinde düşmanınızın borazancılığını yaparlar.

Mücadele bitirilemiyorsa, cephe gerisinde yenilen darbeler yüzündendir.

Dün üç "sanatçı" grubunun bildirisinden bahsettim. "Sanatçılar Girişimi" hiç lafı dolandırmadan "PKK'nın taleplerini kabul edin, savaş dursun!" demeye getiriyor. Çokluğu eski komünistler, zamanımızın sol liberalleri.

Kendilerine "Bağımsız Sanatçılar İnisiyatifi" adını takmış kesim ise ortadan gidiyor, "Savaş bitsin, barış gelsin." diyor. Bu metni imzalayanlar da sol tandanslı.

Her iki bildiride de PKK'nın saldırısı, bölücülük, ülke birliği yok...

Barışı kim arzu etmez ki? İki grubun da gayesi PKK'ya yol açmak.

Bu iki bildirici grup cesur. İsimlerini bir bir sıralamışlar. (Unutmamak, unutturmamak için, ben de bir dosya açıp hepsini kaydettim. Yol ayrımına gelinirse, Kandil'e sürülmeleri için imza kampanyası başlatacağım!)

Üçüncü bildiriciler "Türkiye Sanatçılar Birliği". Doğrudan PKK'ya savaş açmışlar "PKK taşeron örgütü" demişler, "Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i ile hepimiz biriz, hepimiz Türk milletiyiz" demişler, çok ağır cümleler kullanmışlar. Kimliksizler karşısında kimliklerini ortayla koymuşlar.

Kimlik/kimliksizlik/postmodernizm üzerinde ayrıntılı duracaktım. Sonra.

Yazarın Diğer Yazıları