Böyle mücadele olmaz

Bir grup AKP milletvekili darbeci vaiz "Fetullah Hoca" ile birlikteler... Bir kısım milletvekilinde ise gizli haberleşmeyi sağlayan ByLock denilen telefon yazılımı çıkmış...

Ortalık sessiz...

Sanki böyle bir şey olmadı...

Sanki saatler ansızın duruverdi...

Olay belli, duyulmuş ama henüz kimse tutuklanmış değil...

Gel bu tarafa...

Halkın arasına in...

Memur cephesinde dolaş... Esnafa kulak ver. Mesela gazeteler mahallesine koş. Bir göz at. Bak bakalım neler oluyor.

Mesela, adamın biri, bir iftiracı, ihanet vicdanlı, isimsiz bir mektupla Yeniçağ yazarları için FETÖ'cü demiş...

İftiraya uğrayanlar daha ne oluyor demeye fırsat bulamadan anında kapısında onlarca polis... Göz açtırmıyor. "Duş alayım, banyo yapayım. Tıraş sabununu çantama koyayım. İlaçlarım olacaktı..."

Yok!..

Doğru içerdesin...

Yine herhangi bir kişi vakti zamanında FETÖ'cülere selam vermiş ama onlardan değil... Biri ihbar etmiş... demiş ki: "Bu FETÖ'cü!.."

Bilin bakalım bu adam nerededir?

İçerde...

Hassasiyeti görüyor musunuz? Hiç ikiletmiyorlar. En küçük duyumda kulakları dikip doğruca adrese koşarak şüpheliyi teslim alıyor...

Peki ya milletvekilleri?

Onlar?

Onlara bir şey yok...

İşte bu ona farklı bana farklı davranış, beraberinde güvensizliği, samimiyetsizliği getiriyor...

AKP'nin temellendirilmiş gerekçelendirilmiş esaslı bir mücadele planının olmadığını, her şeyin duyuma ve rastgeleye bağlı olduğunu gösteriyor.

Sakıncalı mı?

Evet!

Peki, nasıl olmalı?

Eğer Türkiye'yi yönetenler samimi ise, bu örgütle başarılı bir mücadele verecek ve tam anlamıyla etkisizleştirecekse, yapılması gereken şey, yasal dayanakları güçlü olan esaslı bir yönergeye sahip olmaktan geçer. Her ne yapıyorsanız buna göre yapmalısınız. Yoksa şimdi olduğu gibi, milletvekilleri her türlü suçu işler elleri kolları serbestçe dolaşır, halktan olanlar ise, minicik bir ihbarla kodesi boylar. Evet, sonunda haklı olduğunu ispat edip çıkar ama aradan geçen yıllar, dram yaratır. Sonra birileri bu dramları toplar, roman yazar, film yapar, belgesel çeker ve senin haklı davan bir bakmışsın 50 yıl sonra zulüm diye anlatılıyor...

Yenikapı ruhu

Aynı zamanda bu tür yaklaşımlar Yenikapı ruhunun o güzelliğini ortadan kaldırır. İhbar mektuplarıyla milliyetçi-ülkücüleri içeri tıkar, bir bayram süresince beklettikten sonra "Yenikapı ruhunun" ne olduğunu soruyorsan şaşarım. Bunun cevabı senin yaptıklarında değil mi? Sormadan kendi kendine cevabını vermen gerekir.

Kaldı ki Yenikapı ruhunu korumak istiyorsan hassasiyetlere karşı duyarlı olmalısın...

İkide bir Anıtkabir, Atatürk, yetmedi II. Abdülhamit gerilimleri yaratmayacaksınız... Ben Türk'üm benim milliyetçiliğimi, devleti kuran büyük toplum olduğumu kalın çizgili harflerle bir yere yazacaksınız. Benim kurucu toplum olduğumu unutup, benim milliyetime sövmeyeceksiniz.

Kalemşorlarınız, militarist gazetecileriniz, aşırı yanlı TV kuruluşlarınız, sözde boş tarihçileriniz, ağızlarınızı köpürte köpürte benim değerlerime hakaret etmeyeceksiniz...

Yenikapı ruhu arıyorsanız yol budur... FETÖ mücadelesi yapacaksanız da yol gene millî birlik ve beraberlikten geçer...

Yazarın Diğer Yazıları