Boğaziçi böyle gitmez!
YÖK'ün, yeni yönetmeliğine göre, "Ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı" eylemleri doğrudan işleyen yöneticilerin bulunduğu veya bu tür eylemleri desteklediği belirlenen vakıf üniversitelerini kapatabilecek.
Bu kararın kimin baskısıyla ve kime yönelik alındığı bilinmekle beraber, ülke bütünlüğü söz konusu olunca bütün üniversiteleri bağlayacağı açıktır.
Dün Boğaziçi Üniversitesi'nde amok koşucularının "öldüre öldüre" hedeflerine doğru ilerlediklerinden bahsetmiştim. Amok koşucularının zarar vermelerinin önüne geçmek devletin vazifesidir.
Devlet kendi topuğuna kurşun sıkamaz. Ülkemizde "Hepimiz Ermeni'yiz" grubunun bütün faaliyetleri bir başka ülkenin menfaati içindir ve "casusluk" kategorisinde değerlendirilmelidir. Keza; PKK'yı gönendirecek hiçbir faaliyette bulunulamaz.
Gelin görün ki, üniversitelerimiz Taşnakçı "Hepimiz Ermeni'yiz" grubunun ve PKK'lıların yuvaları hâline gelmiştir. Bir hâdise olsa, bir faaliyetleri olsa, üniversite yöneticileri bilerek polisi çağırmamaktalar. Onların mantığında üniversiteye polis giremez; ama her türlü bölücü yıkıcı akım savunucuları girebilirler; insanlarımızı zehirleyebilirler, yıldırabilirler, derslerini engelleyebilirler ve hatta öldürebilirler (Fırat Y. Çakıroğlu'nun şehadeti.) ve hatta üniversitedeki yıkıcı/bölücü faaliyetlerde beyni yıkanarak "öldürmeye/ölmeye"ye kilitlenen amok koşucuları polise kurşun sıkabilirler. (Hacettepe Üniversitesi'nden bir kız öğrencinin Diyarbakır'da kadın polisleri öldürmek için silâh kullanması ve sonunda kendisinin ölmesi.)
Birçok üniversitemizde, ülkesine, ülkesinin değerlerine, ülkesinin verdiği kimliğe yabancı, yabancı olmanın ötesinde düşman, aşırı sol, bölücü kesim PKK'nın ardında saf kapma yarışındalar.
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki rezalet diz boyunu aşmış, insanları yutuyor.
PKK'nın kuruluş yıldönümünün bu üniversitede kutlandığını biliyor musunuz? Sizin kardeşiniz, sizin eşiniz, sizin oğlunuz, sizin yeğeniniz; sizden bir parça, vatanı için bölücülerle mücadele etsin, kara toprağa düşsün, senin verdiğin vergilerle ayakta kalan üniversite, PKK'nın her türlü faaliyeti için imkânlarını sonuna kadar kullandırsın!... Razı olabilir misin?!
Boğaziçi'nde Sosyal Bilimler Kulübü PKK'lıların elinde. Bu kulübün nasıl faaliyet gösterdiğini rektörlük biliyor.
Üniversitede 40'tan fazla kulüp var. Kulüplerin işleyişi şöyle: Kulüplerin üst kurulu "Kulüpler Arası Kurul"dur. Bir kulüp bir faaliyet gösterecekse, Öğrenci İşleri Dekanlığı'ndan izin almak mecburiyetindedir. Ayrıca her kulübün danışman hocası vardır ve faaliyet için danışman hocanın da imzası gerekir. Üniversite böyle bir kontrol mekanizması kurmuş.
27 Kasım PKK'nın kuruluş yıldönümü. Bu mekanizma aşılarak PKK'nın kuruluş yıldönümü için faaliyet gösterilebiliyor.
Faaliyet için verilen dilekçe şu yolu takip ediyor: 1. Danışman hoca, 2. Öğrenci İşleri Dekanlığı, 3. Kurumsal İletişim Ofisi. Bu ofis, salon tahsis ediyor. Salon tahsis ederken yine diğer birimlerden izin alıyor.
Sen, ben, o hainlikleri deşifre etmezsek ülkemize karşı vazifemizi yapmamış oluruz. Enkaz altında sen, ben o; herkes kalır! Üniversitedeki gafleti, ihaneti daha yazacağız.