Bir anadil tartışması (4)
UKAM Başkanı Doç. Dr. İlhan Kaya ile konuşmamda, adadille eğitimin halka ve devlete ne yarar sağlayacağını anlamaya çalışıyorum.
-Siz sürekli dışarıdan örnek veriyorsunuz ama ben de bazı yerleri inceledim, Bask bölgesine de gittim... Ama oraların şartlarıyla Türkiye’nin şartlarını ayrı tutmak düşüncesindeyim. Türkiye’de diyelim ki, Kürtçe öğrendik, ben zaten Kürtlerle iç içeyim. Farkımız yok... Kürtçeye kulak dolgunluğumda var. Zaten herkes Türkçe biliyor, Türkçeye asıl yönelmek gerekir. Bir mahallî dilin, araştırıcılar dışında, sıradan vatandaş için faydası ne?
-Faydası, toplumsal empatinin gelişmesini sağlıyor. İnsanların birbirinin kültürünü anlamasını kolaylaştırıyor. Bu önemli bir şey aslında, eğer Türkiye’nin bütünleşmesini istiyorsak farklı toplumsal kesimleri birbirlerine empatilerinin gelişmelerini, kültürlerini anlamalarını, sanatlarını anlamalarını kolaylaştırmamız gerekir.
-Folklorik anlamda dilin bir fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Dil olmadan da kültür anlamak mümkün. Zaten meraklısının dışında kitlelere öğretemezsiniz...
--Yani şöyle... Karşı tarafın kendisini değerli hissetmesini sağlıyor. Sizin bahsettiğiniz asimilasyonun, Kürt siyasî hareketinin geldiği nokta, bölgenin konjonktürel gidişi, Türkiye’de gelinen nokta bakımından sonuç vermeyeceğini düşünüyorum. Çünkü sadece Türkiye’de değil, Batı ülkelerinde de küreselleşme homojenleşme süreci değil, aynı zamanda farklılaştırma süreci, heterojenleştirme süreci. Türkiye farklılıkları ile bütünleşebilir.
-Farklılaştırma, heterojenleştirme noktasına gidersek, Türkiye’nin hassas dengeleri içinde bu bayağı baş ağrıtmaz mı?
-Şunu söyleyeyim... Bölgenin nabzını tutan bir insan olarak görüyorum kendimi... Hem kamuoyu araştırmaları yapıyorum, hem de bölgede yaşıyorum. Bir tanınırlık olmadığı zaman, meselâ öğrencilerime diyorum ki, Siz Türklerin Kürtlerin için empati yapmadığını düşüyorsunuz, ne yaparsınız da empatiyi yaparlar? Enteresan cevaplar veriyorlar. Bir tanesi şöyle... Hocam, onları 1923’e götürürüm. Devletin adı Türk Cumhuriyeti değil de Kürt cumhuriyeti oldu derim. Bu devlette, artık Türkçe öğrenilmeyecek, öğretim dili olarak kullanılmayacak, her şey Kürtçe olacak. Kürt tarihi okutulacak. Türkler ne hissederler? Biz de şu anda onu hissediyoruz. Gerçek şu: Türkiye bütünlüğünü sağlamak ve devam ettirmek istiyorsa daha çoğulcu yapıyı benimsemesi gerekir. Ulus devletin kendi sistematiği içinde de bu mümkün gözükmüyor açıkçası... Din kardeşliği kredisi de bitmek üzere... Sekülerleşen, modernleşen bir Kürt toplumu var. BDP’nin tabanı bu seküler yapıdır. Bu toplumsal gidişi de görmediğimiz zaman, o ayrışmayı, bölünmeyi daha da riskli hâle getirmiş olursunuz.
-PKK’nın ortaya çıkışı ve dışarıdan aşırı destek görmesi sonucunda ve tabiî Türkiye Cumhuriyetini yöneten insanların basiretsizliğiyle bu noktaya gelindiği düşünülmüyor mu?
-Diyarbakır’da BDP yüzde 60’ın üzerinde oy alıyor. Hadi baskıyla yüzde 10’u oy everiyor, ya diğerleri?... BDP’nin önemli bir toplumsal tabanı var. Bunu kimse görmezlikten gelemez.
(Devam edecek.)