Bildiriciler kullanıldı mı?

PKK'cı öğretim üyeleri bildiri üzerine bildiri yayınladılar. Önce 1128 imzalı, sonra 611 imzalı... Ara bildiriler de var. Haini bol bir ülkeyiz. "Sanatçılar", "gazeteciler", şunlar bunlar... Bildiri yayınlamaları onlar için hayatın anlamı... Bildirisiz yaşayamazlar. Ülkemin lehine bir vaziyet çıkınca zihinlerini bir sürü sapkınlık kemirir; bildiri yayınlayamazlarsa bir yerleri şişer, kaşıntıdan duramazlar.

Şehit düşmüş bir polis... Naaşı morgda ve morg önünde bir kanepede oturan genç kız... Bir acılı aşk romanının kahramanı... Anlamlı bir yüz ifadesi, hüznünü içine akıtmış... Saatlerce orada ve hayattan kopuk.

Bu mahzun sahne 1128+611+şunlar bunlar için hiçbir şey ifade etmez; bildiriciler sevgisizdirler, taş kalplidirler... Bir tarafta acı varken "Geber!" derler.

Onlara göre; PKK bir yerde varsa, bir getto kurmuşsa, askerle, polisle çatışıyor, halkı kendisine siper ediyor, çukurları açıp bombalar yerleştiriyorsa, fikir hürriyetinin yılmaz savunucusudurlar. Asker, polis; kısaca devlet ise katliamcıdır.

Açın ilk bildirilerini okuyun; aynen söyledikleri budur!

Dünyanın neresine giderseniz gidin bu tür bildiri suçtur. Bu bildiriye destek bildirileri de suçtur.

(Bu satırların yazarının İspanya'ya Bask bölgesine kadar gidip röportajlar yaptığını yine hatırlatmak isterim. Güneydoğu, Kuzey Irak röportajlarımı söylememe gerek var mı? Yani millî hassasiyetim kabardığı için değil; akıl yürüterek yazdığım bilinsin.)

Bildiricilerin merkezi İstanbul. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı, Kocaeli Üniversite'nden bildiride imzası bulunan 21 akademisyen hakkında başlattığı soruşturmada yetkisizlik kararı vermiş, dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermiş. Niye?

Haberde şöyle deniyor: "Kararda, söz konusu bildiriyi yayınlayıp desteğe çağıran www.barisicinakademisyenler.net isimli internet sitesinin yöneticisinin N.B.E'nin İstanbul Boğaziçi Üniversitesinde görevli olduğu, faaliyetlerini İstanbul'dan yürüttüğü belirtilerek, 'Söz konusu bildiri destekçilerin de ağırlıklı olarak İstanbul'da bulunduğu bu şekilde atılı suçun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yargı sınırlarında işlendiği anlaşılmıştır' denildi."

Savcılığın tespitine göre bildiricilerin merkez üssü Boğaziçi Üniversitesi. Zaten her iki bildiride de en fazla imza bu üniversitedekilerin. (Birincisinde 88, ikincisinde 151 imza.)

Savcılığın yazısında âdeta bir "örgüt"ten bahsediyor. Ben, 1128 imzacı için "casus" tabirini kullanmıştım. Casus olabilirler mi? R. T. Erdoğan 5. kol faaliyetlerinden bahsetmişti. Birileri acaba öğretim üyelerinin PKK'ya meyilliklerini, "demokrat-liberal" görünme heveslerini bir başka ülkenin lehine kullanmış olabilirler mi?

Her şey mümkün. Dediğim gibi; savcılık tespit etmiş: Merkez üs Boğaziçi. Bu üniversite 150 yıllık bir geçmişe sahip... "Güzide" bir üniversitemiz. Kurucuları misyonerdir. Ülkemizde birçok misyonerin 5. kol faaliyeti yürüttüğü biliniyor. (Hans -Lukas Kieser'in Iskalanmış Barış'ı taraflı yazılmakla beraber misyonerlerin Osmanlı sahasındaki faaliyetlerini açık açık gösteriyor. Aytunç Altındal, Erol Bilbilik'in kitaplarında Boğaziçi için şaşırtıcı bilgiler yer alır.)

Soruşturma savsaklamamalı, varsa casuslar ortaya çıkarılmalıdır; akademisyenlerin kullanılmasına izin verilmemelidir.

Yazarın Diğer Yazıları