Ben ‘özçekim’ çektim!
Dün bu köşede “İllâ arılaştırma.” diyen iki mektubu okudunuz. Ömrü boyunca “Türk”ün kavgasını veren biri, her kelimemiz Türkçe olsun istemez mi?
Tartışma “selfie”den başladı. Benim “selfie”ye “Türkçe” karşılık bulunmasına itiraz ettiğim düşünüldü. Hayır, niye itiraz edeyim!
Ben yaptım oldu, Türkçeleştirme değildir.
“Selfie” karşılığı teklif edilen kelime “özçekim” ...
Bu kelimenin tutmayacağını söylemem neden “suç” olsun!
Kelime yaygınlaşmadan hemen karşılık bulunmalıydı ve herkes bu “Türkçe” kelimeyi kullanmalıydı ki tutsun.
“Selfie” hususî bir mana taşıyor; yaygınlaştırıldıktan sonra, bu hususî manasından koparamazsınız.
Hadi arkadaşlar toparlanın! “Selfie”yi terk ediyoruz, “özçekim” diyoruz!
Bütün basın-yayın organlarında kendi kendisine fotoğraf aldırmaya “özçekim” diye yazılıp söylensin, artık, “selfie”nin yerini tutacak mı?
“Self” İngilizcede “kendi” manasına... Türkiye Türkçesindeki tam karşılığı da “öz” değil; “kendi” zaten. “Selfie” üzerine bir haber:
“... Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık, son günlerde özellikle gençlerin yoğun ilgi gösterdiği selfie tarzındaki fotoğraf çekiminin sosyal medyada had safhaya ulaştığını belirterek, selfienin Facebook, twitter, Instagram gibi sosyal paylaşım ağlarının çehresini değiştirdiğine vurgu yaptı. ‘Kendimce’ kelimesinin selfie yerine kullanılabileceğini belirten Kırık (...) selfienin tarihinin çok eskiye dayandığını belirtti: ‘Selfie, bir kişinin kameralı cep telefonu ya da dijital fotoğraf makinesiyle kendisini ya da kendisiyle birlikte çevresini aynı kadraj içerisinde görüntüleyip fotoğrafını çekmesidir. Bu kelime Türkçe olmamakla birlikte, İngilizcede kullanılan bir kelimedir. Ancak globalleşmesinin etkisiyle birlikte Türkçede de yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Selfie, Oxford Üniversitesi Sözlüğü tarafından 2013 yılının kelimesi seçilmiştir. Ancak selfienin geçmişi 1839 yılına dayanmaktadır. Amerikalı fotoğrafçı Robert Cornelius’un çektiği oto-portre fotoğrafı dünya tarihinin bilinen ilk selfiesidir. Dolayısıyla sosyal medyada paylaşılan ve ilk selfie olarak adlandırılan fotoğraflar gerçeği yansıtmamaktadır.” (Milliyet, 18 Nisan 2014).
Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık sonra “Selfie, sosyal medya nedeniyle çılgınlık derecesine ulaştı.” diyor.
Kendi kendisine çekilen ve hiç de istenilen neticeyi vermeyen bir fotoğraf çekiminin ne cazibesi olur ki... Bir çılgınlıksa, bir modadır... Gelip geçecektir. Lokantalarda görmüşsünüzdür; “self servis” yazar... Yemeğini “öz”ü almayacak, kendisi alacak... Anadolu insanı çok güzel söylemiş... Yol üzerinde lokantalarda görürsünüz: “Kendin pişir kendin ye.” (“Özün pişir özün ye” desen olur mu? Müteradif her kelimenin yeri başka.)
Bu da self servis... Türkçe tek kelimeye indirememiş, anlamını başka yere çekmişiz.
Bir hatırlatma: Yrd. Doç. Dr. Kırık’ın “Selfie, sosyal medya nedeniyle çılgınlık derecesine ulaştı” cümlesinde “Türkçe çılgınları” dörtte üç mağlûptur. (“Mağlûp” yerine “yenilgin” mi desem!) Bir kelime de yersiz kullanılmıştır: “Nedeniyle” dediğinizde hangi kelimeleri öldürdüğünüzü düşünün...
Bana itirazda “Atatürk=Türkçe” demeye getirilmişti. O meseleye de geleceğiz.