Bedelini kim ödeyecek?

Afyon yandı ve içimizi yaktı.
Bu kaçıncı? Daha ne kadar zaman geçti ki... Hakkarî’de 21 Ağustosta 9 asker, bir korucunun kazaya kurban gidişi... Hemen her gün şehit... Hemen her gün evlerimize ateş düşüyor!
“Takdir-i ilâhî” diyebilir miyiz? Hak Taâlâ cüz’î irade vermiş...
Neden baştan tedbiri almıyoruz/alamıyoruz?

***

Afyonkarahisar’da cephanelik patlaması şu zamanda hemen bir sabotaj ihtimalini akla getirmiştir.
Kandil’den, ölme pahasına saldıracaksınız, denmiştir.
Acaba? Biri, hazır bombaların ortasındayız, deyip cephaneliği ateşe mi vermiştir?
Kimse kesin delil bulamayacak ama halkın aklı sabotajda kalacak... Komplo teorileri üretmeyi sevenler, bin bir türlü tevatürü ortalığa yayacaklar.
O kadar insan bombaların ortasına tedbirsiz gönderilemez, son derece dikkat edilmesi gereken yerde her türlü tedbir alınmıştır, diye düşünüyoruz, düşünmek istiyoruz, inanmak istiyoruz.
Son zamanlarda ordunun üzerinde dolaşan karabulutlar...
Kim ne derse desin, ordunun ekseni kaymıştır. Komutanlar cesaretini yitirmiş, başına çorap örülmesinden korkar olmuştur.
Şu kara günde bunun tahliline girmeyeceğim.
Ancak olanları “takdir” deyip geçiştirmek mümkün değildir.

***

Beklediğim gibi, askerî uzmanlar televizyon kanallarında boy gösteriyorlar. E. Tümgeneral Haldun Solmaztürk’ün, cephaneliklerdeki mühimmatın savaş şartlarına göre çok dayanıklı kasalar içinde bulundurulduğunu, bundan dolayı kolay kolay patlama olamayacağını belirterek, “Kaza olma ihtimali kaza olmama ihtimaline göre çok düşük. Bu muhimmat düşmekle patlamaz. Kaza ise akıl almaz bir kaza.” demiştir. E. General Solmaztürk çok önemli bir şeyi hatırlatmıştır:
“Açıkça söylüyorum. Eğer 21:15’te bu patlama sayım sırasında olduysa bunun kabul edilebilir hiçbir tarafı yok. Hiçbir asker bunu kabul edemez. Savaşın ortasında değiliz ki... Neden gece yapalım bunu. Şırnak’ta olsa çatışma varken olsa anlarım. Ama Afyon’dasınız.”

***

Kim iddiayı ortaya atmışsa, görmüş gibi anlatıyor: El bombası düştü, muhimmat patladı!
25 canımızı yitirdik... Bombanın düştüğünü gören muhimmatın ortasındadır; hayatta kalabilir mi?
Dışarıda, askerleri depoya getiren kamyon bile hurdahaş olmuş. Bu da beni düşündürdü... Dışarıdaki kamyon nasıl bu hâle geliyor?
Kasıt veya beceriksizlik... İkisi de aynı kapıya çıkar. Bunun sorumluları, askerlere emri veren değildir sadece, tecrübesizlerin, yetişmemişlerin, taşıdığı mesuliyeti idrak edemeyenlerin silsilesi tâ tepeye kadar çıkar.
Dayanamıyoruz! Artık yeter!
İnsanların öfkesi bir gün kapınıza dayanır!

Yazarın Diğer Yazıları