Başkanı milliyetçiler mi seçecek?
Başkanlık ve ona uygun seçim sistemi hayata geçerse milliyetçilere üç yol kalır: Birincisi, siyasî parti yoluyla sonuç alma şansları kalmayacağına göre, iktidar partileri içerisinde mücadele vermek… İkincisi, dernekçilik veya strateji kuruluşları vs. gibi araçlarla iktidarlar üzerinde lobicilik yapmak… Üçüncüsü, kahvehanelerde okeye dördüncü aramak!..
Durum bu kadar kritik ve anlatabileceğimiz başka bir dil kalmadı… 'Milliyetçi siyaset en kritik eşikte' başlıklı yazımızda millet değişmeyeceğine göre milliyetçiler adına oy isteyenlerin değişmesi gerektiğini örneklerle anlatmış, "Aksi hâlde CKMP kurulduğunda henüz bebek sayılabilecek yaştaki birisi 'kendisini milliyetçi olarak tanımlayan' çoğunluğun da desteğiyle Devlet Başkanlığı'na yürür… Siyasetteki yarım yüzyılını 8 yıl önce aşmış olan milliyetçi hareketin varlığı ve etkisi daha da zayıflayabilir… Kritik eşik burası ve milliyetçi siyasetin kaybedecek daha fazla vakti yok" demiştik…
Önceki gün Tayyip Erdoğan ATO Congresium'da başkanlık kampanyasını açıkça başlattı… Sistemi 'yerel ve millî' diye övdü ve yol haritası verdi: "Önce Meclis'ten geçecek, sonra millete onaylatılacak…"
Peki millet bunu onaylar mı? İki yıl önce olsaydı kesinlikle mümkün değildi… Ya bugün? Sebepleri elbette tartışılabilir ama sonuçta bugün onaylamaya daha yakın… Erdoğan'ın "Başkanlık sistemine halk yüzde 55-60 civarında destek veriyor, bu oranlar daha da yükselecek" iddiası abartılı olsa da kendileri lehine 'olumlu' yönde seyreden saha araştırmalarına dayanıyor… Biz de bu endişemizi '543'ün anlamı' başlıklı yazımızda şöyle paylaşmıştık: "Türkiye'de artık açık açık görülüyor ki bütün plan Başkanlık sistemine geçmek üzerine... Geçtiğimiz yıllara kadar bu sistemi halkın çoğunluğu 'bölünme işareti' olarak görürken, maalesef bugün daha olumlu bakanlar artmış durumda... Şimdi sıra yasal altyapıda... "
***
Erdoğan'a kızmayalım… Başkanlığı bu kadar ısrarla arzulayan siz olsanız farklı ne yapardınız? Bundan daha uygun bir zamanlama olabilir mi? Muhalefet yerlerde… Cumhuriyet Halk Partisi 'hangi cumhuriyetin ve hangi halkın partisi' olduğunu, nereden doğduğunu bilemez durumda… MHP ise toplumun büyük bir kesimi kendisini 'milliyetçi' olarak tanımlıyor olmasına rağmen, o kesimin oylarını alma kudretinden gittikçe uzaklaşıyor…
2002'den bu yana 12'de 12!.. Yani yüzde 100… İki parti de 'tescilli mağlup'!.. Bundan sonraki mağlubiyetleri de garanti!.. O halde şimdi değilse ne zaman? Erdoğan'ın yerinde olsanız ne yaparsınız? Yeni anayasanın akıbetini sadece 'evet' diyenlerin oyları değil, 'hayır' diyenlerin toplumdaki karşılığı belirleyeceğine göre bundan daha mümbit bir zemin ve zaman olabilir mi? Elbette şimdi şartları olgunlaştırma ve son darbeyi indirme zamanı!..
Nasıl olsa CHP'nin 'etnik kimlik siyaseti'ne doğru iyice marjinalleşmeye başlaması AKP için bir avantaj… CHP zaten oylarını yükseltemiyordu, bundan sonrası daha da zorlaştı… MHP'ye gelince, 'son sözünü bir türlü söyleyemeyen' ve bu saatten sonra söylese de karşılığı son derece sınırlı kalacak olan bir yönetime sahip…
***
Tablo çok açık: 2010 anayasa referandumu 'milliyetçi oylar' sayesinde güle oynaya geçti… Üstelik milliyetçi siyaseti yönetenler "Bu bir yıkım anayasasıdır" derken…
Tayyip Erdoğan 'milliyetçi oylar' sayesinde Cumhurbaşkanlığına çıktı… Üstelik milliyetçi siyaseti yönetenler "Çankaya yokuşunda nefesin kesilir, seni oraya çıkarmayacağız" derken…
AKP'yi 7 Haziran akşamı yuvarlandığı derin çukurdan 'milliyetçi oylar' çekti çıkardı ve tekrar iktidar etti… Üstelik milliyetçileri yönetenler "AKP ülkeyi bölüyor, uçuruma gidiyoruz" derken…
Lütfen alıcımızın ayarlarıyla oynamayalım, çünkü ekran çok net: Milliyetçiyim diyenlerin büyük çoğunluğu, milliyetçiliği siyaseten temsil edenlere 'yeterince' itibar etmiyor, güvenmiyor… Bu da doğasında milliyetçiliğe karşıt olan ama işine geldiğinde 'millî' vurgusu yapmaktan çekinmeyen ve tamamen sembolik düzeyde sınırlı bir milliyetçiliği fon yapan kesimlerin işine geliyor…
***
Yeni anayasa ve başkanlık sistemi geçecekse yine 'milliyetçi oylar'ın desteğiyle geçecek… Ancak milliyetçi siyaset adına 'hayır' diyenler değişirse, sözü eskimemiş, toplumda karşılığı olanlar temsil noktasına gelirse bu süreç durdurulabilir… Denenmiş ve başarısızlığı onaylanmış yöntem ve kişiler galibin yine önceden ilân edilmesine yarar sadece…
Trajik ihtimal: 'Milliyetçi oylar' milliyetçi siyaseti tasfiye edecek!.. En azından milliyetçiliği eksen yapmış parti veya partileri anlamsızlaştıracak!.. O yüzden 'lobicilik'le 'okeye dördüncü aramak' zorunda kalmamak için en kritik süreçte şimdi milliyetçiler… Telafisi olmayan bir zaman kesiti bu…