Bana yazın yapma Dengir!
“Bana yazın yapma Dengir!” ne demek? Anladınız mı?
Uydurukçacılar, “edebiyat” yerine “yazın” kelimesini kullanırlar. “Bana edebiyat yapma Dengir!” diyecektim, bir farkı göstermek istedim. Kelimelerin katli, dilin katlidir; dilin katli ise milletin katlidir.
“Irkçı” dediğiniz Nihal Atsız, uydurukçaya karşı ağır tenkitler getirmiştir. En ünlü milliyetçi romancılardan -fikir adamlığını da yabana atmayalım- Peyami Safa arada deneme bâbından bir iki “arı” kelimeye itibar etse de tabiî Türkçeyle en güzel eserlerini ortaya koymuştur.
Mustafa Kemal çok akıllı bir adam; olabilecekleri hemen anlıyor. Bir ara Arapça-Farsça asıldan gelenleri atsak, eski Türkçe metinlerden çıkardığımız ve yeni türettiğimiz kelimeleri kullansak nasıl olur, demiş, bir nutuk bile atmış ama “Türkçe”nin bu olmadığını tez görerek dilimizi akışına bırakmıştır.
Bilinen tartışmalar; biz de çok yazdık.
AKP-HDP arasında geçişlerin ne kadar kolay olduğunun en açık örneğini veren Dengir Mir Mehmet Fırat nam kişi sapla samanı birbirine mi karıştırmış desem, dam başında saksağan... mı desem, tercihi size bırakıyorum, İstiklâl Marşı’mıza dair gayet filozofâne lâflar ediyor:
HDP’nin Meclis Başkan adayı Dengir’e gazeteci soruyor:
“TBMM’deki milletvekili yemin töreninde, HDP’li milletvekilleri, İstiklâl Marşı’nı okumadı. Siz, Meclis Başkanı seçilirseniz, İstiklâl Marşı’nı okuyacak mısınız?”
Dengir aklı sıra halkı kandıracak:
“Tabiî, ben İstiklal Marşı’nın bütün kıtalarını bilmiyorum, ezberimde değil. Ama 12 Eylül zindanlarından geçmiş olanlar, şimdi okuduğumuz kıtayı değil, tümünü ezberlemek zorundalardı. Yoksa sopa eşliğinde onu öğreniyorlardı. O bakımdan tabiî ki İstiklal Marşı’nı sopayla öğretmenin veya dayakla özdeşleştirmenin de çok faydalı olmadığını bu şekilde de görmüş oluyoruz, bu onun bir tezahürü de olabilir. Yoksa ben şuna inanıyorum ki hiçbir arkadaşımızın İstiklal Marşı ile bayrakla herhangi bir sorunu yok. İçerik olarak belki karşı çıktığımız noktalar olabilir. Yalnız bunu HDP’li milletvekillerine şey yapmak gerekmez. Diğer siyasi partilerin de zaman zaman İstiklal Marşı’nın içeriğiyle ilgili söylemleri olmuştur, tasvip etmedikleri cümleler olmuştur ama İstiklal Marşı’nı bugünkü şartlar içerisinde değil, o günkü şartlar içerisinde Âkif nasıl yazmıştır veya ne anlamda yazmıştır, ona bakmak lâzım. Ama bu çok da önemsenecek bir şey değil. Herkesin sesi çok güzel değil, herkes müziğe de çok fazla aşina değil, benim gibi. Dolayısıyla mühim olan ona karşı saygı duruşunda bulunmaktır. Esas olan budur. Ama, ’mutlaka İstiklal Marşı söylenecek’diye bir şey yaparsanız, o zaman 12 Eylül zindanlarını hatırlatmış olursunuz.”
İbret için Dengir’in birbiriyle bağlantısız saçma cümlelerinin hepsini aldım. Zindanlarla marş arasında ilişki kurulabilir mi! Darbeciler yemişler bir halt... Kimi tuttularsa hepsine zorla okutturmuşlar. Ülkücülerden de binlercesi zindan zulmünden geçti. Onlar niye şikâyetçi değiller!
Bana yazın yapma! Asıl maksadını söyle Dengir!