‘Balkan Harbi Hatıraları’
Balkanlar’a dair bir kitaptan bahsedeceğim. Kitaba gelmeden önce, Balkanlar’ın bendeki özel yerini belirtmek istiyorum.
Biliyorum ki, “Osmanlı” demek “Balkanlar” demek. Onun için, Batı’nın ilk yıkım, parçalama hedefi Balkanlar’ı dağıtmak ve Balkanlar üzerinden İstanbul’a girmekti. Ruslar Ayastefanos’a (Yeşilköy’e) kadar dayandılar. İngilizler Ruslara tavır koymasalardı, II. Abdülhamid belki de Ruslara esir düşecek, belki de o da bir zırhlıya binip kaçacaktı.
Komünizm yıkıldıktan sonra, Balkanlar’a çıktım. Komünizmden sonraki Balkanlar’da, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan’da ilk görüntüleri yazanlardanım. “Balkan Volkanı” kitabımızda her şeyi ayrıntılı verdim.
Dikkatinizi “volkan” kelimesi çekmek isterim. Biliyordum ki Balkanlar patlayacak, öyle bir lav fışkırtacak ki... Ve öyle de oldu. Yugoslavya parçalandı. Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar ve Makedonya içinde gruplar birbirlerine girdiler, biliyorsunuz, çok kan döküldü. Kan dökülürken Arnavutluk’tan, Belgrad’dan, Bosna-Hersek’ten, Makedonya’dan savaşı yazdım, canlı yayına katıldım.
Yunanistan’da Aynaroz’a da girdim. Aynaroz ayrı bir dünya. Kadınları bırakın dişi kuş da, dişi eşek de, dişi at da, bulsalar dişi fare de ayak basamıyor, Sadece Ortodoks Hristiyan keşişler yaşıyor. İlk giren Türk gazeteci de biziz.
***
Sezen Karabulut, “Aziz Haydar (Omur) ve Balkan Harbi Hatıraları Üzerine” kitabını yayınladı (Libra Yayınları, 265 s.).
Sezen Karabulut bir akademisyen. Kitabının “Önsöz”ünde bir kadın olarak kadın hassasiyetine dikkati çekiyor:
“Kadın özyaşamöykülerini okumanın yanında ‘tarihin kaynakları’nı konu alan lisansüstü derslerimin materyalleri arasında karşıma çıkan hatırat, anı, gezi yazısı, günlük, mektup türü kaynakların kullanımı ve bunların tarih literatürüne katkısına yönelik ilgim ve araştırmalarım da arttı. Bu çalışma, yüksek lisans sürecimde Kadın Gazetesi'nde tespit ettiğim kadın yazı dizileri ile son yıllarda özyaşamöykülerine duyduğum ilgi ve birikimin birleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bir kadın duyarlılığı ile savaşın cephe gerisini ve toplumsal boyutunu incelemenin literatüre katkı sağlayacağını düşündüğüm için Aziz Haydar ve Balkan Harbi Hatıraları üzerine bir çalışma gerçekleştirmeye karar verdim.”
“Giriş”te bu kitabın hikâyesini öğreniyoruz. Önce Aziz Haydar’ın, bir “kadın” olduğunu hatırlatacağım.
“Aziz Haydar tarafından kaleme alınan ve kitabın ana konusunu oluşturan ‘Balkan Harbi Hatıraları’ başlıklı yazı dizisi, Kadın Gazetesi'nde 10 Mayıs 1947-29 Aralık 1947 tarihleri arasında yayınlanmıştır. Yazı dizisi yayınlanmaya başlamadan önce gazetede Aziz Haydar'ın yazılarının başlayacağı şu cümleler ile duyurulmuştur:
‘Fiili olarak altmış yıl bu yurda ve Türk kadınlığına hizmet etmiş olan Aziz Haydar Omur demokrasi ve Millî Eğitim tarihimizde olduğu kadar, Balkan Harbi Birinci Umumi Harp ve İstiklâl Savaşında geri hizmetlerindeki çalışmalariyle ün almış kadınlarımızdan biridir. Kendisinin Kadın Gazetesi'ne gönderdiği ilk yazıyı bugünden itibaren yayınlamağa başlıyoruz. Sayın büyüğümüz bundan sonraki yazılarında her üç savaştaki Kızılay hatıralarını not edecektir. Şükranlarımızı bildiririz.”
***
Aziz Haydar, “Balkan Harbi Hatıraları”na başlamadan önce “Kızılay Hatıraları” başlıklı bir yazı yazmış kendisi hakkında bilgi vermiş.
Aziz Haydar, bir kadın olarak cephe gerisinde Kızılay’da büyük hizmetleri oluyor.
Hatırat, Balkan Savaşları sırasında dönemin İstanbul'unu anlatıyor. Balkan savaşları 1912-1913 yılları arasında eski Osmanlı unsurlarının birleşerek Osmanlı Devleti'ne karşı topyekûn başlattıkları savaştır. Bu savaşta, Balkan Türkleri katliama uğramış, büyük göç dalgasıyla 5 milyon dolayında Türk yerinden edilmiştir.
Aziz Haydar da Balkanlıdır. 1881’de Tırhala'da dünyaya geliyor. (Vefatı İstanbul, 1956) Tırhala Yunanistan’a bağlanıyor ve ailesi Selanik'e göç ediyor.
Sezen Karabulut, “Giriş”te, Aziz Haydar’ın hatıralarının yayınında takip ettiği yolu açıklıyor:
“Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çalışmanın teorik çerçevesini anlatabilmek için ‘hatırat’, ‘biyografi’, ‘otobiyografi’, ‘günlük’, ‘gezi notları’ kavramları tanımlanarak tarih bilimi çalışmalarındaki önemi ve yeri incelenmiştir. Bu tarz çalışmalar ile ilgili Türk ve yabancı literatür hakkında bilgiler verilmiştir. Ayrıca ‘Kadın Hatıratlarının’ literatürdeki yeri ve bu konu ile ilgiler çalışmalar analiz edilmiş ve örnekler verilmiştir. İkinci bölümde ulaşılabilen kaynaklardan yola çıkarak Aziz Haydar'ın biyografik bilgisi verilmiştir. Daha sonra çeşitli başlıklar altında yazarın fikir dünyası analiz edilmeye çalışılmıştır. Üçüncü bölümde ise bundan sonraki süreçte Balkan Savaşları, hatırat ve özellikle kadın hatıratları ile ilgili çalışma yapacak araştırmacılara ışık tutabilmesi amacıyla yazarın ‘Kızılay Hatıraları’ ve ‘Balkan Harbi Hatıraları’ başlıklı yazı dizilerine yer verilmiştir. Bu yazı dizilerinin basımında metnin aslına sadık kalınmıştır.”
Aziz Haydar’ın ailesi, Mustafa Kemal’in ailesiyle komşudur. Mustafa Kemal’le çocukluk arkadaşıdır. Selanik'teki Feyziye ve Terakki mekteplerinde tahsilini tamamlıyor. Aile sonra İstanbul’a taşınıyor. Aziz Haydar, sonra kendisini kadın hareketleri içinde buluyor. Okullar açıyor. Balkan Savaşı’na cephe gerisinden katılıyor. Yaralıların tedavisi vesair ihtiyaçları için, imkânsızlıklar içinde mücadele veriyor.
Şu satırlar nasıl bir mücadele verildiğini size gösterecektir.
Kış aylarında hizmet, yaralıların tedavi gördüğü geçici hastanelerin en önemli problemi ısınma idi. Halkın yardımlarıyla mangalla ısıtılmaya çalışılıyor. Aziz Haydar duygularını şöyle dile getiriyor.
“Taşlıkta mangalları kontrol ediyordum. Bu cümlenin okuyucularımı tereddüt ve hayrete düşüreceğini zannederim. Hastane mangalla ısınır mı? Diyecekler!.. Filhakika, bugün ısınmaz. Fakat o zaman biz ısıtmak için uğraşıyorduk. Bu milletin en büyük meziyeti, yokluk içinde bir varlık yaratmasıdır.”
Sezen Karabulut’un, “Aziz Haydar (Omur) ve Balkan Harbi Hatıraları Üzerine” kitabından yakın tarihimize dair çok şey öğreniyoruz.
Okumak lâzım.