Atsız Mecmua ve "Neslimizin Âmentüsü"
Atsız Mecmua, 15 Mayıs 1931-25 Eylül 1932 arasında 17 sayı çıkmış bulunan bir dergidir. Sahibi ve müdürü H. Nihâl (Atsız)'dır. Kapağında aylı bozkurt resmi vardır. 15 kuruşa satılan derginin adı altında "Aylık fikir mecmuası" ibaresi bulunmaktadır. Atsız, Edebiyat Fakültesinde Fuat Köprülü'nün asistanıdır.
Dergi kendisini "fikir mecmuası" olarak ilân etmekle birlikte sadece fikir dergisi değildir. Aynı zamanda ilmî bir dergidir. İçindeki şiirler ve hikâyeler dolayısıyla edebî bir yanı da vardır.
Derginin fikrî tarafını Atsız temsil eder. Özellikle ilk yazı olarak "Kuş bakışı" başlığı altında yer alan ve Atsız tarafından yazılan makaleler derginin fikrî yönünü belirler. "Gençlik ve Mefkûre", "İleriki İnkılâpçılara", "Memleket Bilgisi", "Köycülük", "Millî Ahlâk" gibi başlıklar taşıyan bu makaleler ya Boz Kurt takma adı ile çıkmıştır, ya da makalenin altında üç yıldız işareti vardır.
Dergide en çok Atsız ile Sabahattin Ali'nin şiirleri çıkmıştır. Nihat Sami ile Fevziye Abdullah (Tansel) da şiirleri yayımlananlar arasındadır. Nihat Sami (Banarlı), Atsız'ın sınıf arkadaşıdır ve o sırada edebiyat öğretmenidir. Fevziye Abdullah ise henüz Türkoloji öğrencisidir.
Dergideki hikâyeler de sadece Sabahattin Ali ile Atsız'a aittir. Atsız hikâyelerinde Y. D. mahlasını kullanmaktadır. Sabahattin Ali ile Atsız, üniversitedeki öğrencilik yıllarından beri arkadaştırlar. Ancak 1930'ların ikinci yarısında Sabahattin Ali komünist olacak; Zeki Velidi, Atsız ve diğer bazı milliyetçileri tezyif eden "İçimizdeki Şeytan" romanını yazacak ve Atsız'ın 1944 yılındaki açık mektuplarında, Millî Eğitim Bakanlığı'nın komünistleri himaye etmesine örnek olarak gösterilecektir. Atsız-Sabahattin Ali davasıyla başlayan hadiseler, Türkçülerin 03 Mayıs 1944 gösterileriyle iktidarı korkutma raddelerine gelecek ve meşhur ırkçılık-Turancılık davaları ile devam edecektir.
Derginin ilmî tarafı, Zeki Velidi (Togan), Abdülkadir (İnan), Kösemihalzade Mahmut Ragıp, Nihat Sami, M. Şakir (Ülkütaşır) tarafından temsil edilir. Zeki Velidi'nin Türk destanının tasnifi ve Dîvânu Lugâti't-Türk hakkındaki incelemeleri, daha sonra bu konularda yapılmış bütün ilmî çalışmalarda kaynak olarak gösterilmiştir. Abdülkadir İnan'ın Türk dünyasının nüfusuyla ilgili uzun incelemesi, konunun tarihçesinin ana kaynaklarından biridir. Nihat Sami halk şiiri, Şakir Ülkütaşır, Bektaşi şiirleri üzerinde incelemeler yayımlarlar. Mahmut Ragıp'ın incelemeleri ise Türk musikisiyle ilgilidir.
Atsız Mecmua'nın 9. sayısında (15 Ocak 1932) üç yıldız imzasıyla yer alan "Millî Gaye-Neslimizin Âmentüsü" başlıklı yazı, bugüne de hitap eden cümleleriyle dikkatimi çekti: "Yeni doğan Türk Demokrasisini kuvvetlendirmeye ve her şeye hâkim bir esas olarak yaşatmaya çalışacağız."
1932 yılında bir Türk milliyetçisi tarafından demokrasiye yapılan vurgu size de ilgi çekici gelmiyor mu?
Ya şu cümle? İlim ve tekniği ahlâk ile birlikte anan şu cümle: "Ahlâkımızı, millî ilimlerimizi ve tekniğimizi yükselteceğiz."
1930'lu yıllarda köylerimizdeki nüfus şehirlere göre çok fazla idi ve köylerimiz perişan bir durumda bulunuyordu. Bu sebeple Atsız Mecmua'nın temel ilkelerinden biri de "köycülük" idi. Yazıda şöyle deniyor: "İstikbalimizin temeli köylerimiz ve köylülerimizdir diyor ve buna kendimizden çok inanıyoruz. Şu hâlde köylerimizin içine girecek, yağ kandilleri ve tezek kokuları içinde sessiz ve iniltisiz, nutuksuz ve yaygarasız mesai sarf edeceğiz."
"Nutuksuz ve yaygarasız..." Bugünün politikacılarına ne kadar uzak değil mi?
Gözümüzü 1932'den bugüne dikelim ve "âmentü"nün şu cümleleriyle yazıyı bitirelim: "Millet ve Vatan işlerinde hırsızlık, ahlâksızlık ve fenalık yapanlara tafsilatlı kanun maddeleri yazarak cürme göre pazarlığa girişmeye aklımız ermediğinden böylelerin yok olmasını ve yok edilmesini isteyeceğiz."