Anayasa değişikliği seçimleri garantilemek için mi?
Seçimsiz dört yıllık bir döneme girdik diyoruz ama yeni anayasa tartışmalarıyla birlikte, seçim matematiği de şimdiden yapılmaya başlandı. Yeni anayasanın başlıca gayesinin iktidarın kendi konumunu garantileme olacağı da buradaki söylemlerden anlaşılıyor.
Bu minvalde olası bir anayasa değişikliğinin akabinde seçim kanunlarında da değişiklik yapılması muhtemel.
Zira iktidar için kaybetme ihtimali ilk defa somutlaştı. Her ne kadar Cumhurbaşkanı “biz bitti demeden bitmez” diyorsa da önümüzdeki genel seçimde seçmen “bitti” derse ne olacak?
Elbette ki bitecek.
Cumhurbaşkanlığı seçimine dair iddialar
Burada da cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi getirildiğinden beri yapılan iki seçimde de iktidar tarafından en çok tartışılan kazanmak için gereken “50+1” şeklindeki basit çoğunluğu sağlama kuralı.
Hatırlayınız, Kasım ayında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 50+1 şartının değişmesinin isabetli olacağını, çoğunluğu alanın seçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçiminin seri olacağını, uğraştırmayacağını, söylemişti.
Anlıyoruz ki, Cumhurbaşkanı, toplam seçmenin çoğunluğunun oyunu alanın değil, diğer adaylardan daha fazla oy alanın seçilmesini istiyor.
Bahsettiği tarzda bir seçim yöntemi, ancak birinci sıradaki aday ile ardından gelen aday arasındaki oy farkına dair de bir alt limit konulması halinde mümkün olabilir. Örneğin, birinci adayın yüzde 50’nin üzerinde oy oranına ulaşamaması halinde eğer ardından gelen aday ile arasında en az %10 fark mevcutsa bu durumda seçim ikinci tura kalmadan birinci adayın kazanması mümkün olabilir. Ancak dediğim gibi bu formül için adayların oy oranları arasındaki farka da bir sınır getirilmesi gerekir.
Hatta seçilmek için yine bir asgari oy oranı da belirlenmelidir.
Ancak her halükarda bu farkın sağlanamaması halinde ikinci tura gidileceği ve böyle bir seçim yönteminde aradaki farkın sağlanmasının güçlüğü nedeniyle ikinci tura gidilme ihtimalinin azalmayacağı düşünülürse, Cumhurbaşkanının bahsettiği “seriliği” sağlayacak olan yöntem 50+1 kuralını değiştirmek değil.
AKP’nin oy oranı ve yeni anayasa
Nitekim bu hesapları iktidarın da yaptığı, söylemlerinden belli oluyor. Belli ki başka bir yol arayışıyla seçimlere dair tüm matematik hesapları toplanıp çıkarılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim gecesi yaptığı kaybettiğini kabullenen konuşmanın aksine geçtiğimiz günlerde “31 Mart seçimleri yüzde 40.5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğüyle sonuçlanmıştır” dedi.
Yaptığı hesapta dahi iktidar bloğunun dışındaki oy oranının %60 civarında olduğu düşünülürse, önümüzdeki seçimlerde özellikle cumhurbaşkanlığı yarışında “istenilen” matematik sonucuna henüz ulaşılabilmiş değil.
O halde, her bir yasal değişikliğin bizi adilane yarıştan uzaklaştırdığını düşünürsek, önümüzdeki süreçte de mevcut iktidarın yapacağı herhangi bir değişiklik yine adilleşme adına değil, kazanmayı garantileştirme amacıyla yapılacaktır.
Yeniden bir sandık ekonomisine girmek istemeyecek de olan iktidarın muhalefetin de desteğini alarak bir anayasa değişikliği gerçekleştirme çabası, muhalefetin akıllıca davranmasını zorunlu kılmaktadır. Aksi halde, muhalefet, düşeceği kuyunun kazılmasına yardım eden konuma gelebilir.