“Analar ağlamasın, şehitler olmasın” !

AKP ve yandaş medyanın PKK ile yapılan müzakerelerde kullandığı en tılsımlı slogan: “Analar ağlamasın, şehitler olmasın” !..
Kitleler bu sloganla ikna edilmeye çalışılıyor, PKK bu sloganla meşrulaştırılıyor.
Ve sanki Güneydoğu’da şehit olan evlatlarımızdan ve gene bombalı saldırılarda öldürülen çocuk, kadın ve yaşlı sivillerden PKK değil de, terör örgütünden müşteki olan ve PKK’nın yok edilmesini isteyenler sorumluymuş gibi bu sloganın hedefine de ha bire bizler konuluyoruz.
Öyle ya; PKK ile anlaşılacak, onlar askerlerimizi vurmayacak ve dolayısıyla analar ağlamayacak! Ve kim ki bu sürece karşı çıkarsa, şehit olan askerlerimizden ve ağlayan analardan mesul olacak!
30 seneden beri masum insanların ve güvenlik güçlerimizin kanını döken terör örgütü, bu süreci bir zafer olarak kutluyor. Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında Apo’nun mektubunun okunması, yapılan konuşmalar ve meydandan atılan sloganlar bunun en açık ispatıydı.
AKP terör örgütüne ne vaat etti de 30 seneden beri oluk oluk kan döken terör örgütü bir anda anlaşmaya yanaştı ve bu süreci zafer havasında kutlamaya başladı?
Her ne kadar Başbakan, Apo’nun hidayete ermiş olabileceğini söylüyorsa da ne terör örgütü ne de diğer unsurlarının, şimdiye kadar yaptıkları ve söylediklerinden gördüğümüz kadarı nedamet duyduklarını söylemek imkânsız. Terör örgütünün meclisteki unsurları eskisinden daha pervasızca, daha bir küstahça demeçler vermeye devam ediyor...
AKP’lilerin iddialarına göre PKK’nın artık daha fazla mücadele etmeye takati kalmamış ve o yüzden bu aşamaya gelmiş!..
Madem terör örgütü bu aşamaya geldi, neden müzakere ediyorsun? Terör örgütüne son darbeyi vur ve derdest edip mahkeme karşısına çıkartıp yargıla.
Birkaç gün önce Başbakan Erdoğan’ın eyalet sistemini öven açıklamalarını, terör örgütü ile yapılan müzakerede karşı tarafa yapılan vaatlerden biri olarak yorumlayabilir miyiz?
Biliyorsunuz Başbakan’ın en büyük taktiklerinden biri, bu tür iddialar gündeme geldiğinde ilk olarak inkâr etmek, daha sonra o iddiaları teyit eder nitelikte imalar yapmak ve nihayetinde toplum psikolojik olarak medya araçları ile iyice yoğrulup hazır hale getirildiğinde ise çıkıp bağıra çağıra bunu ilan etmektir.
Terör örgütüne hiçbir şey vaat etmedik diyenler, bakalım bu meseleyle ilgili virajı nasıl alacaklar. Yakında kokusu çıkmaya başlar nasıl olsa.
Medya o günlerin hazırlıklarına çoktan başladı bile... Mevcut süreci bir taraftan ballandıra ballandıra anlatırlarken diğer taraftan da terör örgütü ile yapılan müzakereleri eleştiren siyasileri ve yazarları linç etmekle meşguller.
Hükümetin tekelleştirdiği, medyanın sürdürdüğü psikolojik harekât ne zaman olgunlaşırsa, muhtemelen o zaman bu sürecin bizi tam olarak nereye götürdüğünü göreceğiz.
Ve ortaya da bu aşamadan sonra silah ve terörle müzakere masasına oturtulmuş bir devlet çıkacak.
Bütün bu olanlar, geçmişte Leyla Zana’nın söylediği “Eğer silahlı mücadele yapılmasaydı, biz bu konumu elde edemezdik” mealindeki sözlerinin bizzat hükûmet eliyle teyit edilmesi anlamına geliyor.
Artık Türkiye’den bir şeyler koparmak isteyen bütün ülkeler, kuracakları taşeron bir terör örgütü ile Türk Devletine diz çöktürebilecek ve istediklerini alabileceklerdir. Çünkü önlerinde bu şekilde sonuç almış bir örnek var.
Öyle ya, “analar ağlamasın, şehitler olmasın” diye diye kendisinden her ne isteniyorsa vermeye hazır bir hükûmet var iktidarda.
Ve ne kadar gariptir ki hükûmetin “analar ağlamasın, şehitler olmasın” sloganının gölgesi altında pazarlık konusu yaptığı bu topraklar, anaların döktüğü gözyaşı ve şehitlerin akıttıkları kanlarla vatan olmuştu.

Yazarın Diğer Yazıları