Ali'siz Hüseyin'in Alevîliği!
Yeni CHP battıkça batıyor. Yazın bir tarafa: Deniz Baykal mumla aranacak. Hüseyin Aygün CHP’nin Tunceli milletvekiliymiş. “Alevîlik dindir!” demiş. Sonra televizyon kanallarını dolaşıp “Yok ben Cemil Çiçek’e kızdığım için öyle söyledim” deyip durdu. Alevîliği İslâmın dışına çıkarsa başı belâya girecek; yalnızlaştıkça yalnızlaştıracak, yanında yalnız birkaç (ama sesi çok çıkan) “Ali’sizler” kalacak. Sabahat Akkiraz bile Hüseyin’e kızmış.
Hüseyin Aygün ’ün meselesi kaynaşmak değil; ayrışmak, farklılaşmaları derinleştirmek ve insanlarımızı birbirinden koparmak. Dersim üzerine kitaplar yazmış... Hiç okumadım. Bazı çalışmalarım var ve onun yazdıklarını kaynak olarak kullanmayı düşünmüyorum: “Kaşıyıcılar” gerçeği yazmazlar, “kin”i yazarlar.
Hüseyin Alevî aileden gelebilir ama kesinlikle inanıyorum ki Alevîlik onun için bir araç! Adam, inat olsun diye TBMM’de cemevi istedi.
Bu tiplerin Cem’le, asıl Alevîlikle ilişkileri olmamıştır. Küçüklüğünde belki ailesi Cem’e götürmüştür; temyiz gücüne erişince “sorgulama” başlamıştır.
Böyle inatlaşarak “Alevîlik bir dindir” denemez. Biraz muhakeme yürütebilseydi, Alevîleri ilzâm edecek sözler söylemezdi.
TBMM’de bir oda verseydi keşke Cemil Çiçek. Hüseyin Aygün ne yapacaktı? Bir de kadrolu “dede” isteyecekti herhâlde...
Diyanet İşleri Başkanlığı tâ başından beri Alevîlerin ibadet yerlerinin cami olduğunu hep söyleyegelmiştir. Meseleyi birçok defa ele aldım. Hatta Necdet Subaşı’nın açıklamasını “Diyanet’in dolaydan net cevabı” bağlığıyla, şubat ayında, burada işledim. Dr. Necdet Subaşı Diyanet İşleri Başkanlığı Strateji Geliştirme Başkanıdır.
***
Hüseyin benim ezbere konuşmadığımı bilsin... Belki ben ondan daha fazla Cem’e katılmışımdır. Onun “Alevîler ve Bektaşîler Arasında” kitabımı okuması için biraz sabretmesini isteyeceğim. Yakında iki misline çıkarılmış yeni baskısı yayınlanacak.
Alevîliği kitapları önüme koyarak işlemedim. Cem’lere katıldım, Alevîlerin yaşadığı bölgelere ve ülkelere gittim. Tamamen müşahede... Gördüm, konuştum, anlamaya çalıştım. Hiçbiri, “Biz İslâmın dışındayız.” demedi.
“Ali’siz Alevîler”i, ideolojik provokatör ve kinci gördüğüm için görüşmedim. Zaten onlar “Alevî” değiller! Görüşmenin de bir anlamı olmazdı. Muhtemelen Hüseyin de, sonra te’vil etmeye kalkışsa da, zamirindekini konuştu, “Ali’siz Alevîliği”ni” izhâr etti! Böyle benim yaptığım gibi gözleme dayalı, başka kitap da görmedim. Onun için bir oku bakalım kitabı Hüseyin! Çıktığı zaman haber vereceğim! Ha.. Abdal Musa Cem’i dâhil çekimler de yaptım. İstanbul’a geldiğinde beni ara. Sabaha kadar yaptığım çekimleri sana seyrettireyim!
Benim görüştüğüm hemen bütün Alevîler, Kur’ân’ı esas almışlardır. Cem’lerde de önce Kur’an-ı Kerîm’i önlerine alıp vaaz vermişler, sonra başka ritüellere geçmişlerdir. O ritüeller “ibadet”; bizim gibi Sünnîler için ise, hayranlıkla gözledikleri, esasa taalluk etmeyen bir farklılık.
Hüseyin kendine gel!