Âkif’te ‘Türk’ ve ‘ırk’
“Mehmet Âkif’i nasıl anlamalıyız?” diye soruyorum... Anlayabilmek için büyük şair ve mütefekkirin şiirlerinde geçen “ırk, kavim, millet, ümmet” kavramlarının ne manaya geldiğini bilmemiz gerekir.
(Bu arada; İzmir TYB Yönetim Kurulu üyesi Mahir Adıbeş de, daha önce, “Kümbet”te çıkan yazısının başlığını “Mehmet Akif’i Anlamak” koymuş, ikinci yazısı da “Mehmet Âkif’i Nasıl Anlamalıyız?”... Benim yazdıklarımla aynı... Akıl için yol bir!)
Dün bahsettiğim gibi, Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek, “Mehmet Âkif’in şiirinde Irk, Kavim, Millet ve Ümmet Kavramları” konulu tebliğini Kahire’de 2010 yılında düzenlenen bir sempozyumda sunmuş. (Metni, isteğim üzerine bana gönderen Mümtaz Bey’e teşekkür ediyorum.)
Âkif’te ırk: Neo İslâmcılar bir türlü te’vil edememişler, en sonunda “ecdat”ı kastediyor, diye kestirip atmışlar, milleti uyutacaklarını sanmışlardı.
Benim daha önceki tespitimi M. Sarıçiçek ayrıntılı ortaya koyuyor:
Âkif, Balkan Harbinin karamsarlığında “Müslümanlık nerde!” diye başlayan bir manzume yazıyor. (M. Sarıçiçek, “manzume”yi bilerek kullanmıştır. “Şiir” le arasındaki fark için bkz.: Dr. A. Tekin, Edebiyatımızda Terimler.)
“İstemem, dursun o pâyansız mefahir bir yana... / Gösterin ecdada az çok benziyen bir kan bana! / İsterim sizlerde görmek ırkınızdan yâdigâr, / Çok değil, ancak necip evlâda lâyık tek şiar.”
M. Sarıçiçek’in belirttiği gibi, Âkif, “ırk”ı biyolojik bir olgu olarak görmekte, iki defa zikrettiği “kan” kelimesiyle de iki olgu arasında açık bir bağ kurmaktadır. Şairin burada necip; soyca temiz olan bu ırkın güne nispetle tarihî seçkinliğini hatırlatmakta ve çağın insanına o ırkın hatırasına lâyık bir tutum almalarını öğütlemektedir.
Âkif, “ırk” meselesinde tartışmaya mahal bırakmıyor!
Ünlü “Âsım” şiirinde Köse İmam ile şiir hakkında konuşan Hocazade kendisini “şair” olarak tanıtınca Köse İmam ona Türk şiirine sokulmuş “tasavvuf”un insanımıza verdiği zararı anlatır:
Edebiyata edepsizliği onlar soktu; / Yoksa din namına ahlâka taarruz yoktu. / Sürdüler Türk’e ‘tasavvuf’ diye olgun şırayı; / Muttasıl şimdi ‘hakikat!’ kusuyor Sıdkı Dayı! / Bu cihan boş, yalnız bir rakı hak, bir de şarab; / Kıble tezgâh başı, meyhaneci oğlan: mihrab.”
M. Sarıçiçek: “Edebiyat yoluyla sokulan tasavvuf, Türk ırkının üstün yanını törpüleyici, ahlaka ve edebe mugayyir bir öğe olarak gösterilmiştir.” der.
Doç. Dr. M. Sarıçiçek, İstiklâl Marşı’mızda geçen “ırk” kelimesi için şunu söylemektedir:
“‘Irk’ sözcüğünün Türk milletinin üstün yanını vurgulayan bir kavram olarak kullanıldığı son metin İstiklâl Marşı’dır. Bu şiirde geçen ‘Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celâl!’ dizesindeki ırk sözcüğünün biyolojik üstünlük sağlayıcı bir öğe olarak zikredildiği görülmektedir.
Bir ilim adamı bu tespiti yaptıktan sonra şimdi Mehmet Âkif’i daha nereye çekeceksiniz! (Yarın devam.)