AİHM, peşin peşin 'Ergenekon vardır' dedi!
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), gazeteci Tuncay Özkan’ın, şikâyetini, “Ergenekon örgütü vardır.” mantığıyla inceledi. Bu mantıkla inceleyince, elbette Tuncay Özkan’ın şikâyetini reddedecektir. Yalnız, uzun tutukluluk meselesini bir düşünelim demeye getirmiştir.
Hâlbuki Türkiye’de “Ergenekon” adlı bir “terör” örgütü var mı, yok mu, mahkeme karar vermedi; savcıların iddiasıdır bu şimdilik. Bir sürü insan, birkaç dalgada tutuklandılar ve içeride ömür tüketiyorlar.
AİHM ise, Türkiye’deki fikir hareketlerden, muhalefet şekillerinden habersiz olduğu, habersiz olsa bile kavrayamadığı için, kendi temel değerlerinden hareketle karara varıyor, o zaman Avrupa ve Türkiye örtüşmeyebiliyor.
Hani aklıma gelmiyor değil... AİHM, “Ergenekon” örgütünün varlığını, Norveçli 77 kişinin katili, “Türklere yeni Harçlı seferleri açılmalıdır!” diyen Anders Behring Breivik’in tarifine dayanarak kabul etmiş olmasın!
Türklerin Anadolu’dan atılmaları gerektiği fikr-i sabitinde olan Breivik, günlüğünde “Ergenekon” a dair şunları yazmış:
“(’Ergenekon’) İslâmcı hükûmet ile, millî menfaatleri savunan Kemalist milliyetçi laik elitlerin bir çekişmesidir. Bu örgüt gizli faaliyetlerini sürdürebilmek için fazla büyük bir hâle gelmişti ve çok açıktan hareket etmeye başlamışlardı. Ayrıca olması gereken örgüt disiplinini de kaybetmeye başlamışlardı.”
Ne dersiniz? Breivik, AİHM’ye ilham kaynağı olmuş mudur?!
Veya Breivik Avrupalının “özü” müdür?!
Bakınız, Yusuf Kaplan, entelektüel birikiminin kendisine verdiği cesaretle, durduğu çizginin çok dışında, bazı yayın organlarının ve hükûmetin “Ergenekon” la yatıp kalkmalarını tevile meydan vermeyecek cümlelerle tenkit ediyor:
“[bazı] televizyonların ve gazetelerin Ergenekon soruşturması dolayımında kurdukları dil, laikçi primitiflerin ürpertici, pravdavârî dilinden farksızdır. Suçu ispatlanmamış bir insan, suçu ispatlanana kadar (aslâ ’canavar’olarak sunulamaz) masumdur ve haklarını sonuna kadar gözetmek boynumuzun borcudur. Oysa yapılan habercilik, İslâm’ın yüce adalet fikrine ve ahlâk anlayışına taban tabana terstir.” (Yusuf Kaplan, “Neyin kavgasını verdiğimizin farkında mıyız acaba?”, Yeni Şafak, 17 Şubat 2012)
***
Neresinden bakansanız bakın AİHM’nin kararı özel yetkili mahkemenin elini güçlendirmiştir. Tabiî HSYK’nın da, Ak Parti Hükûmetinin de. Şimdi daha rahatlar: Ne kadar haykırırsa haykırsın , bu “örgüt”ten tutuklanan artık ağzıyla kuş tutsa, “Ergenekon yoktur!” diyemez!
***
AİHM kararlarına hiçbir zaman itibar etmedim.
Sadece bir meselede karar vermelerini sabırsızlıkla bekliyorum.
“Ergenekon” dedikleri Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri halka çektirmediği kalmamış, mafya-vari her türlü pisliğin arkasında olan, her protestoyu fişekleyen, hatta PKK’yı bile kurduran “canavar!”, “kan içici” (Başbakan’ın “Ergenekon” tarifinin hülâsasıdır!) örgütün mensubu Doğu Perinçek, bu köşede yazmıştım, “Türkiye’de Soykırım yoktur.” dediği için İsviçre hükûmetince mahkûm edilmiş, o da AİHM’ye başvurmuştu.
AİHM ne yönde karar verirse versin -bize göre olumlu veya olumsuz- Türkiye için son derece büyük önemi hâiz bir dava.
Ama...
Tuncay Özkan meselesinde AİHM peşinen “Ergenekon” u “örgüt” olarak kabul etmiştir. Beş yıldır tutuklu Perinçek’i, “azılı bir örgüt mensubu!” görür ve İsviçre’nin cezasıyla ilişkilendirirse ne olacak?!
Avrupalı aklı bu!
“Türk” deyince, nasıl bir çıkmaza sokalım hesabı içinde hükme vardıklarına kesinkes kani olduğum için, AİHM, “Yok artık!” dedirtecek bir karar verebilir!